SANATIN RUHU KAFEDE HAYAT BULDU; FRİDA LOVE

Sektörde daha önceki faaliyetlerinden bahseden Altuntaş; “Cihanbeyliliyim iki çocuk annesiyim. 12 yıl Hollanda’da kaldım. Farklı sektörlerde hizmet verdim. İki yıl kuaförlük yaptım. 2015 de Türkiye’ye geri döndüm. Şuan butik işletmesiyle birlikte Frida Love Kafe’yi işletiyorum” dedi.

“FRİDA LOVE HUZURLU BİR ATMOSFERE SAHİP”

Kafede yapılan faaliyetler hakkında bilgi veren Altuntaş; “Frida Love Kafe insanların sevdikleri ile sohbet edip hoş vakit geçirebilecekleri huzurlu bir atmosfere sahiptir. Kafemiz zengin içecek ve yiyecek menüsü ile birlikte, nargile içmek isteyenlerin de ilk tercihleri arasında yer alıyor. Ayrıca kafemizde nişan, doğum günü, çocuklara özel eğlenceler ile birlikte, kahvaltı, toplu yemek organizasyonları ile sergi workshop gibi sanatsal aktiviteler yapılmakta ve ilgi görmektedir” diye konuştu.

“SEVEREK YAPILAN İŞİN ENERJİSİ MEKANLARA YANSIYOR”

Sanatçı Frida’nın ruhunun kafede yansımaları olduğunu ifade eden Altuntaş; “Konya’da kafe işletmeciliği yapan tek kadın Derya Erulaş hanımdı. Frida Kafe’yi Konya’ya benimsetende kendisi oldu. Devraldıktan sonra şuan Konya’da kafe işleten tek kadın olarak bu işin sorumluluğunu gururla taşıyorum. Bu iş beni mutlu ediyor. Elbette ki zorlukları var ama girişimci bir kadın olarak bu konuda örnek olmak da beni onure ediyor. Yaptığım işi severek yaptığım için zorlukları beni yormuyor. Bu nedenle müşterilere enerji ve samimiyetimi aktardığımı düşünüyorum. Severek yapılan işin enerjisinin mekanlara yansıdığını düşünenlerdenim. Bu enerjinin kaynağı huzurdur. Frida Kafe’de gerçekten Frida’nın ruhu her yerine yansımış durumdadır. Burada sadece görselleri kast etmiyorum. Frida’nın estetiği, sanatçı ruhunun hissedildiğini düşünüyorum. Görsellerde yaşanmışlığı, aşkı,hayal kırıklıklığını derinden yaşamış bir ressamın hayat bulduğu kafemizde insanların kaliteli mekanda kaliteli zaman geçirebileceği bir hizmet sunuyor. Sanatta hayat vardır. Frida hayatın içinde,size en iyi hizmeti vermeyi ilke edinmiş bir mekandır” şeklinde konuştu.

“GÜÇLÜ OLMAK YENİLMEMEK DEĞİLDİR, GÜÇLÜ OLMAK YENİLİP TEKRAR AYAĞA KALKMAKTIR”

Kadının iş hayatındaki rollerine değinen Altuntaş; “Hayatımda en önemli önceliğim çocuklarımdır. Attığım her adımı verdiğim tüm kararları bir anne olduğumu düşünerek aldığım için sorumluluğum bir kat daha fazla oluyor. Bu nedenle bir değil iki kez düşünüyorum ve her şeyi ince eleyip, sık dokuyorum. Sonuç olarak bir yöneticisiniz. Kriz anlarını yönetmek konusunda iyi olmalısınız çünkü kadın olarak olaylara daha hassas yaklaşıyoruz. Bir kadın olarak çok fazla fedakarlık yapıyorum. Gerekirse uykusuz kalıyorum,sorumluluklarım ağır ama kadın olarak ayaklarımın üstünde durmak beni çok mutlu ediyor. Kadın demek sanat demek benim için, zarafet demek,mutsuz iken bile mutluluk maskesini layıkıyla takmaktır. Hayatın gizli kahramanları yönetmenlerdir. Düzenleyici,toparlayıcı ve değer katandır. Olduğu yeri güzelleştirendir. Bir kadının bu hayatta kendi için yapabileceği en büyük iyilik kendi yeteneklerini keşfetmek ve mücadele ruhunu koruyup gerekirse tek başına ayakta kalabilmelidir. Başardığımı gördüğümde bu beni rahatlatıyor,çünkü her iş riskle yapılır ve yükü ağırdır. Türk toplumunda maalesef ön yargılar var. Kadınlar ve roller konusunda yaşadığım zorluklar önyargılardan kaynaklı oluyor. Ama baş etmeyi öğrenince gözünüz korkmuyor. Güçlü olmak yenilmemek değildir,güçlü olmak yenilip tekrar ayağa kalkmaktır” ifadelerini kullandı.