Vatandaşın Psikolojisi bozuldu! (ÖZEL HABER)

33 MİLYON 368 BİN KUTU ANTİ-DEPRESAN TÜKETİLDİ

Antidepresan kullanımı son beş yılda yüzde 27’ye yakın artarken, Sağlık Bakanlığı’nın en son açıkladığı verilere göre 33 milyon 368 bin kutunun üzerinde antidepresan tüketildi. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de  antidepresan kullanımının arttığını belirten  Psikoterapist Sema Kavak, ekonomik kriz tüm dünyayı etkiliyor. Bunun sonucunda insanların hayatlarında değişiklikler başlıyor. Bu değişim kabul edilebilir düzeyleri geçince maalesef en kestirme ve en ekonomik yol olan ilaç tedavisi ile çözüm arayışına giriliyor” diye konuştu.

“EĞİTİM ARTTIKÇA PSİKOTERAPİYE YÖNELİM ARTIYOR”

Maddi imkanı  olan kişilerin  kendileri için olmasa da çocukları için psikoterapi desteğini tercih ettiğini vurgulayan Sema Kavak, Kadın ve erkekleri kıyaslayarak, kadınların psikoterapi sürecini erkeklere nazaran daha çok tercih ettiğini sözlerine ekledi. Erkeklerin süreci çok fazla duyurmadan gizli olarak çözmeye çalıştığını söyleyen Sema Kavak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kadınlar psikoterapiyi tercih ediyorlar ancak her zaman ki gibi daha emin adımlarla gitmek için ilaçla beraber psikoterapiyi tercih edenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar çok. Kadınlar çok fazla risk almayı istemiyor. Eğitim seviyesi arttıkça psikoterapiyi tercih etme oranı da artıyor ancak yine ekonomik ve zamansal nedenler, bu duruma en büyük sekteyi vuran unsurlar” diye konuştu.

İlaç Kullanımının önümüzdeki dönemde de aretacağına dikkat çeken Kavak, “İlaç sektörünün doktorlarla ortak çalışmalar yürütüyor olması, ilaç sektörünün maddi gücü maalesef psikoloji alanında yok. O yüzden reklam ve duyurulabilirlikle birlikte ulaşılabilirlik ilaca, psikoterapiye nazaran daha kolay. O yüzden ilaç kullanımı giderek kontrol edilemez bir şekilde maalesef artmaya devam edecek” şeklinde konuştu.

“İNSANLAR GELECEĞE DÖNÜK UMUTLU DEĞİL”     

İnsanların geleceğe dönük çok fazla umutlu olmadıkları, siyasal ve ekonomik olarak her gün gerginlikle yaşadıklarını ifade eden psikolog İlhan Özdemir, “Bireysel olarak baktığımızda, insan ilişkileri yerine sosyal medya, yardım istemek yerine yanlış yollara başvurma, doğadan uzaklaşma, sağlıksız beslenme ve spor yapmama, kitap okumama ve hobi edinmeme gibi birçok şey insanı özünden uzaklaştırıyor ve psikolojik sağlığını bozuyor. Dolayısıyla insanlar daha çok psikolojik destek talebine giriyorlar. Toplumsal olarak baktığımızda insanların geleceğe dönük çok fazla umutlu olmadıkları ve siyasal ve ekonomik olarak her gün gerginlikle yaşadıklarını görüyoruz. Ülke ve dünya bağlamında gidişatın yanı sıra arkadan gelen yeni neslin de çok umut vermemesi gibi izlenimler sokakta bolca rastlayabileceğimiz cinste” ifadesinde bulundu. 

“İNSANLAR KENDİLERİNİ BİR TÜRLÜ YETERLİ GÖREMİYOR”

Eskiye nazaran psikolojik arayışın artmasındaki sebeplerden birinin de internet ve medya olduğunu ifade eden İlhan Öztürk, “insanlar önceden sadece yakın sosyo-ekonomik düzeydeki insanlarla küçük bir dünyada yaşarken şimdi ise dünyanın her tarafındaki insanlarla neredeyse aynı odada gibi yaşamaktalar. Bunun getirdiği sonuç şu: İnsanlar kendilerini bir türlü yeterli göremiyor, sürekli üstteki insanlar gözünün önünde olduğu için daha çok hırslanıyor ve dolayısıyla kazanmanın mümkün olmadığı bu kısır yarışta kendine ve insanlığa düşman oluyor. Bir başka bakış açısını da atlamamak gerekir. Gün geçtikçe psikologlar ve bu konuda destek almanın normalleşmesi, çekinilecek bir şey olmaması ve deli damgası yemeyeceğini öğrenmesiyle günümüz insanı daha çok uzmanlara başvurur oldu. Bunu da hesaba katarak çok da kötümse bir tablo çizmekten kendimizi alıkoymamız gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta psikoloğa gidenler psikolojisi bozuk veya arızalı insanlar mı? Bu soruyu iyi düşünmek ve değerlendirmek lazım. Öte yandan bir de psikoloğa gitmesi gereken ve gitmeyen ciddi bir çoğunluk var ” şeklinde konuştu.

Özel Haber : Müslüm Evci