Kandil-ABD eksenindeki 'SDG' oyunu zora girdi

Suriye'deki terör örgütü PYD/PKK, kuruluşundan 14 yıl sonra ABD'nin desteğiyle ülkenin dörtte birinden fazlasını ele geçirdi. ABD, adını görünürde SDG'ye çevirttiği örgüte DEAŞ sonrasında destek vermek için yeni gerekçelere ihtiyaç duyacak.

Kandil-ABD eksenindeki 'SDG' oyunu zora girdi
Yayınlanma:

Terör örgütü PYD/PKK'nın kuruluş talimatını 16 Şubat 2002'de, avukatları aracılığıyla PKK/KCK elebaşı Abdullah Öcalan verdi.

PKK üst yönetimi, sözde "Kürdistan"ın dört parçasındaki yapılanmaları bir çatı altında toplayan şemsiye yapısına "KCK" ismini veriyor. Buna göre PKK, KCK'nın Türkiye kolu iken, PYD de Suriye kolunu oluşturuyor. Örgütte Irak kolu PÇDK, İran kolu ise PJAK olarak isimlendiriliyor.

17 Ekim 2003'te kurulan PYD, Öcalan'ın 1979'dan 1998'e kadar kaldığı ve örgütün tabanını genişlettiği Suriye'deki 20 yıllık PKK mirasını devraldı.

PYD, 2003'ten Suriye'de iç savaşın patlak verdiği 2011'e kadar yapısını, PKK/KCK'nın yönettiği terör kamplarında "Kandil'deki elebaş kadro"nun talimatlarıyla belirledi.

Kandil kadroları, Suriye'de halk hareketlerinin başladığı mart 2011 ile çatışmaların başladığı kasım 2011 arasında PYD/PKK'nın silahlı kolunu kurdu. 2011'in temmuz ayında YPG faliyete geçti. Kandil başta olmak üzere kuzey Irak'taki kamplarla eğitilen çok sayıda terörist Suriye'ye girdi.

ABD'nin örgütle ortaklığı

Terör örgütü DEAŞ tehlikesinin yükselmesi, ABD'nin PYD/PKK'yla güçlü bir ortaklığa girmesinin bahanesini hazırladı.

Amerikan ordusundan ilk askeri destek eylül 2014'te DEAŞ'ın PYD/PKK işgalindeki Aynularab'ı (Kobani) kuşattığı sırada geldi. ABD'nin aylar süren hava saldırılarıyla DEAŞ, Aynularab'dan çıkarıldı.

Bu olaydan sonra ABD'nin PYD/PKK'ya yardımları Fırat Nehri'nin doğusunda hızla arttı. Örgütün işgali genişledi.

SDG maskesini taktı

ABD, ekim 2015'te PYD/PKK'ya askeri yardımlarını meşrulaştırmak ve örgütün silah kolu YPG'ye itibar kazandırmak için yeni bir isim verdi.

Görünürde "Suriye Demokratik Güçleri" (SDG) adını kullanmaya başlayan YPG'li teröristler, aralık 2015'te Fırat Nehri'nin batısına da geçti.

Etiket değişikliğini, 2 yıl sonra ABDli Orgeneral Raymond Thomas itiraf etti. Thomas, şu ifadeleri kullandı:

"Onlar kendilerine resmi olarak YPG diyorlardı ki Türkler, bunun PKK ile aynı olduğunu söylüyor. 'Benim terörist bir düşmanımla muhatap oluyorsunuz, bunu müttefik olarak nasıl yapabilirsiniz?' diyorlardı. Biz de bunun üzerine (YPG'ye) onlara isimlerini değiştirmeleri gerektiğini söyledik. Mesela, YPG dışında kendinizi nasıl adlandırmak istersiniz? Bir gün sonra adlarının 'Suriye Demokratik Güçleri' olduğunu ilan ettiler. Adlarının ortasına 'demokratik' ifadesini koymalarının zekice bir hamle olduğunu düşündüm. Bu, onlara bir miktar itibar sağladı."

Amerikalı general, Başkan Donald Trump'ın DEAŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk'ün süreçteki rolünü, "McGurk onları bu şekilde görüşmelerin içinde tuttu ve bizim iyi bir ortağımız olmaları için gerekli meşruiyeti sağladı." sözleriyle ifşa etti.

Ekim 2015 - Nisan 2017 arasında PYD/PKK, Suriye'nin dörtte birini işgal etti ve büyük miktarda silah depoladı. Bunlar arasında ağır silahlar, mayına dayanıklı muharip zırhlı araçlar, mühimmat, hafif silahlar, yakıt ve askeri amaçla kullanılan prefabrik konteynırlar yer alıyor.

ABD, SDF adı altında, YPG ile ilişkilerini "ortaklık" şeklinde tanımlıyor.

Kuzeyden açılacak terör koridorunun önü kesildi

Örgütün palazlanma sürecinde, 24 Ağustos 2016'da Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile Özgür Suriye Ordusu, Fırat Kalkanı Harekatı'nı başlattı. Harekat, örgütün Fırat'ın batısındaki Münbiç'ten batıya ilerleyerek Suriye'nin kuzeyinden Akdeniz'e koridor açmasına engel oldu.

Hatay'ın karşısında, Suriye tarafında, PYD/PKK işgalindeki Afrin ile Münbiç ilçelerinin arasına TSK ve ÖSO yerleşti. Azez-Cerablus-Bab üçgeni emniyete alındı.

TSK, 25 Nisan'da PYD/PKK'nın Suriye-Irak arasında köprü işlevi gören ana karargahı Karaçok üssünü vurdu. Örgüt, Suriye'deki silah ve cephanesini ABD üslerine veya onların hemen yakınlarına taşıdı.

ABD'nin gerekçesi tükendi

PYD/PKK, SDG adı altında haziran ayında Rakka, eylülde Deyrizor'a operasyon başlattı.

ABD'nin yoğun hava desteğini alarak DEAŞ'la çatışan PYD/PKK, 17 Ekim'de Rakka'yı ele geçirdi. Örgüt, 27 Kasım itibariyle Deyrizor'da ilerleyerek, Irak sınırının diğer kesimlerine ulaştı.

Halihazırda örgütün DEAŞ ile çatışacağı küçük bir alan kaldı.

Bu nedenle Washington yönetiminin terör örgütüne desteğini sürdürebilmesi için DEAŞ dışında yeni gerekçeler bulması gerekecek.

Türkiye, Rakka ve Deyrizor operasyonundan sonra ABD'nin örgütten desteğini çekerek silahları geri alacağı yönündeki sözlerini hatırlatmayı sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın 25 Kasım'da yaptıkları görüşmede, örgüte silah yardımı ele alınmıştı. Trump'ın silah yardımının durdurulacağı yönündeki beyanlarına karşın, Amerikalı yetkililer daha sonra çelişkili mesajlar vermişti.

Son olarak Savunma Bakanı Jim Mattis geçen hafta, YPG'nin zaten silahlandırıldığını, DEAŞ'ın çökmesinin ardından örgüt kadrolarının "güvenlik ve polis" birimlerini dönüştürüleceğini söylemişti. Mattis, DEAŞ'ın dönüşünün engellenmesi adı altında PYD/PKK'ya desteklerinin süreceğini ima etmişti.

Kandil-ABD ilişkisine SDG paravanı

Sözde SDG'nin eski sözcüsü Talal Silonun Türkiye'ye sığındıktan sonra AA'ya yaptığı açıklamalar, Kandil-SDG-ABD ilişkisine dair bilgileri netleştirmişti.

Buna göre, PYD/PKK'nın Suriye faaliyetleri, Irak-İran sınırında bulunan Kandil Dağı'nda yerleşik sözde başkanlık konseyinden yönlendiriliyor.

Konsey üyesi Sabri Ok, Suriye genelinden sorumlu isim durumunda.

Ok'un altında Suriye askeri sahası sorumlusu Nureddin Sofi yer alıyor. Örgütün silahlı kolları YPG ve YPJ (kadın teröristler) Sofi'ye bağlı.

SDG ise söz konusu iki silahlı grubun etiketi olarak kullanılıyor. SDG'nin başlı başına kendine ait militan tabanı ya da bağımsız yönetimi yok.

Kamuoyuna yaklaşık 50 bin silahlı adamdan oluştuğu anlatılan SDG kadrosunun yaklaşık yüzde 70'i YPG ve YPJ'den meydana geliyor.

Türkiye'nin başına ödül koyarak aradığı teröristlerden sözde SDG'nin genel komutanı Şahin Cilo kod adlı Ferhad Abdi Şahin ise tüm talimatlarını Kandil adına sahada bulunan Sofi'den alıyor.

Kandil kadrosunun öne çıkan isimlerinden Cilo, PYD/PKK adına uzun süredir silahlı eylemlerin başında.

Amerikalı yetkililer saha operasyonlarını, büyük ölçüde Cilo üzerinden yürütüyor.

ABD askeri yardımları teslim edilirken sözde SDG yöneticileri imza atıyor. Ancak sevkiyatlar Sipan Hamo'nun emrindeki YPG'nin depolarına yapılıyor.

Suriye sahasında ABD kurumlarından en fazla Merkezi Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Özel Kuvvetler Komutanlığı ve CIA etkili. ABD yönetimi için siyasi stratejiyi çizerek PYD/PKK'yla ilişki kalıplarını belirleyen en önemli isim ise Brett McGurk olarak biliniyor. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.