Kadın cinayetleri giderek artıyor

2017 yılında Konya’da 12 kadın cinayeti işlendi. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Psikolog İlhan Özdemir, son yıllarda Türkiye’de artan kadın cinayetlerine dikkat çekti.

Kadın cinayetleri  giderek artıyor
Yayınlanma:

Kadınlara yönelik şiddet ve saldırıların giderek arttığı Türkiye’de elde edilen 2017 yılında elde edilen verilere göre kadın cinayetleri sayısı bir önceki yıla göre yüzde 25 oranında artarak 409 oldu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, ülkemizde 2013’te 237, 2014’de 294, 2015 yılında 303, 2016 yılında 328, bu rakam geçtiğimiz yıl ise 409’a yükselerek son yılların en yüksek rakamına ulaştı.

2017 YILINDA KONYA’DA  12 KADIN CİNAYETİ GERÇEKLEŞTİ

Yapılan araştırmalar Türkiye’de kadına yönelik şiddetin her geçen yıl arttığını gözler önüne serdi. Kadınlar kendilerine ve hem cinslerine yönelik şiddet, taciz ve tecavüzleri önlemek için mücadeleye devam etseler de ortaya çıkan tablo pek iç açıcı gözükmüyor. 2017 yılında kadınların 88’i kendi hayatına dair karar almak, 30’u ise boşanmak istediği için cinayete kurban giderken, 134 şüpheli ölüm ve 110 bahanesi tespit edilemeyen kadın cinayeti gerçekleşti. Cinayete kurban giden kadınların yaş aralığı incelendiğinde, 15-25 yaş aralığında toplam 65 kadının öldürüldüğü belirlendi. Yıl içerisinden yaşanan cinayetlerde 57 ölümle İstanbul başı çekerken, İzmir’de 32, Antalya’da 25, Bursa’da 18, Adana’da 17, Gaziantep’de 15, Konya’da ise 12 kadın cinayeti gerçekleşti.

konya haber

“YASAK AŞKLAR KADIN CİNAYETLERİNE NEDEN OLUYOR”

Psikolog İlhan Özdemir, Türkiye’de ölümle sonuçlanan bir takım ilişkilere çokça rastlamaya başladığını belirtti.  Özdemir, “Ülkemizde ölümle sonuçlanan bazı ilişkilerde partnerlerden bir tanesi tarafından, bazılarının ise bir partnerin yakını tarafından ölüme sürüklendiğini görüyoruz. Bazen intihar, bazen beraber olduğu ya da olamadığı kişiyi öldürmek bazen de yanlış bir ilişkiye dışarıdan bir yakının cinayet ile dahil olması. Bu üç şekilde de ölüm veya ölüm kastı ile şiddetli yaralanmalar oluyor. Problem genelde ilişkiler veya ilişkilerdeki duygulardan çok problemli şahıslardan kaynaklanıyor. Bazen de yasak aşk diye adlandırılan uygunsuz ve ahlak dışı ilişkilerin kadın cinayetlerine neden olduğunu görüyoruz” diye konuştu.

“YASAK VE ENSEST İLİŞKİLERİN NORMALİZE EDİLDİĞİ DİZİLER GÖZDEN GEÇİRİLMELİ”

İlhan Özdemir, çocukken bir insanın ahlaki eğitimini alması, sahiplik algısını oturtması gerektiğini ifade etti. Psikolog Özdemir, “Çocukken arkadaşının kalemini çalmaktan rahatsızlık hissetmeyen çocuk ileride bir başkasının eşini de kendine yakıştırabiliyor. Aile terbiyesini özellikle ahlaki konuda almamış kişilerin ileride yasak ilişki yaşama riski daha yüksektir. Bu ilişkilerin de sonu mutlaka birilerinin zarar görmesi ile bitecektir. Bu konuda iş büyük oranda aileye ve medyaya düşüyor. Yasak ve ensest ilişkilerin normalize edildiği diziler mutlaka gözden geçirilmelidir” diye konuştu.

“AĞIR DEPRESYONDAKİ İNSANLAR ÖLÜMÜ SEÇEBİLİR”

Bir insanın ölüme karar vermesinin çok acı bir durum olduğunu ifade eden Psikolog İlhan Özdemir,  ölüme sebep olarak bir ilişkinin gösterilmesinin çok  daha da acı olduğunu vurguladı.  Ölüm gündeme geliyorsa ciddi bir ruhsal bunalımın söz konusu olduğunu dile getiren Özdemir, “Sağlıklı bir birey yaşamak ister ve ölümden çekinir veya korkar. Sadece psikolojisi bozulmuş veya ağır depresyondaki insanlar başka çare olmadığı yanılsamasıyla ölümü yani yok olmayı seçebilir. Ya da beraber olduğu kişiyi yok ederek başka türlü onunla ilgili problemi çözemeyeceğine inanan bir kişinin irrasyonel bir fiilinden bahsedebiliriz. Burada da mutlaka depresyon vardır. Bunlar anlık şeyler değildir. Belirli bir süreç gerekir ölüm kararı için. Bu insanlar belli ki bir süre planlar yapıyor veya karşısındakini ikna etmeye çalışıp artık ikna olmayacağı kanaatine varıyorlar. Yapı olarak da hırslı ve kaybetmeye tahammülsüz kişilerse iş daha hızlı ilerliyor” şeklinde konuştu.

“EN BÜYÜK İŞ AİLE EĞİTİMİNE DAYANIYOR”

En büyük işin aile eğitimine dayandığını vurgulayan Özdemir, “Özellikle 0-3 yaş dönemindeki bağlanma sürecini iyi değerlendirmek gerekiyor. Bu dönemde anne çocuğu bir odada bırakıp diğer odaya geçerken bebeği alıştırarak yapmalı ve kısa aralıklarla gelip görünmelidir. Bunu yaparak çocuğun yalnız başına odada güvenli bir his içersinde kalmayı öğrenmesi gerekir. Çocuk her ağladığında hemen yanına gitmek veya hiç yalnız bırakmamak onu ileride de yalnız kaldığı anlarda krize sokabilir. Eğilimi de varsa şiddet uygulama ihtimali yükselir. Bunun dışında yine ilkokul çağında ve ergenlik döneminde çocuğa kaybetme veya başarısız olmanın olağan ve doğal bir şey olduğu aşılanmalıdır” dedi.

Muhabir: Gamze Erdoğan

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.