Tarihin gizemli dünyasında bugün: ‘Terra-Cotta Çin Ordusu’

Bugün sizlerle tarihin gizemli yollarında, çok büyük bir kısmı hala toprak altında bulunan bu topraktan askerlerin konu edinildiği bir yolculuğa çıkacağız.

TOPRAKTAN ASKERLERİN KEŞİF ÖYKÜSÜ 

Bir rivayete göre Toprak Askerler’in aslında daha önce 1920 yılında bulunduğu fakat askerleri gören köylünün korkarak askerleri tekrar gömdüğü söylenmektedir.

Terra-cotta diğer bir ismiyle geçmişin bu gizemli ‘Taş Askerler’i, 1974 yılında yine bölge halkının bir mensubu tarafından tesadüfen fark edilmiştir. Var olan bölgede kazılar gerçekleştiren çiftçiler askerlerle birlikte gerçeğine uygun boyutta yapılmış atlar, at arabaları, diğer savaş arabaları, silahlar ve hizmetkârların da varlığını keşfetmişlerdir.

QİN SHİ HUANG’IN MEZARI VE ORDUSU

Çin’de Qin Hanedanlığı döneminden önce yaşatılan eski bir gelenek gereği, hükümdarların öldüklerinde hizmetkârları, savaş malzemeleri, askerleri, özel eşyaları ve hatta eşleri ile birlikte gömüldüğü bilinmektedir.

Yalnız keşfi gerçekleştirilen ve gün yüzünde insanlığa kazandırılan bu Toprak Askerler’in inşaası, öncelerden beri süre gelen bu gelenek kapsamında Çin Hükümdarı Qin Shi Huang’ın farklı bir isteği üzerine gerçekleşmiştir. 

Huang öldüğünde kendisi için askerlerinin ve hizmetkârlarının öldürülmesini istememiş bunun yerine kendisine diğer dünyada eşlik edecek pişmiş topraktan ve bronzdan askerler, savaş arabaları ve hizmetkârlar hazırlanmasını emretmiştir.

Hazırlanan bu ordunun da Çin’de ilklerin hükümdarı olarak bilinen Qin Şhi Huang’ın mezarını koruduğuna inanılmıştır.

GERÇEK BOYUTLARINDA ASKERLER, SAVAŞ ARABALARI İLE BİR ORDU

İmparator Qin Shi Huang’ın mezarının inşaasına M.Ö. 246 yılında başlandığı tarihçi Si Maqian’ın kayıtlarından öğrenilmektedir. Yazılı belgelerde mezarın inşaasının 30 yıldan fazla sürmüş olduğu ve yapımında 7 yüz bin askerin çalıştığı bilgileri yer almaktadır. Mezarın temeli dörgen formda kazılmış olup güneyden kuzeye 350 metre, doğudan batıya ise 345 metre genişliğine sahiptir. Mezarın içerisinde konumlandırılmış pişmiş topraktan yapılan askerlerin boyları yaklaşık olarak 1.83- 1.95 cm arasında değişmektedir. Askerlerin hemen hemen her birinin yüz hatlarında farklılık mevcuttur. 76 metre yukarı doğru yükselen toprak piramit şeklinde olmakla birlikte toprak altında 8 bin adet asker, 520 adet at, 130 adet savaş arabası, 150 adet atlı süvari bulunduğu tahmin edilmektedir.

HER BİRİ KENDİNE HAS VE FARKLI OLAN ASILLARINA UYGUN ASKERLER

Toprak Askerlerin bulunduğu alanda yürütülen çalışmalarda askerlerin birbirlerine çok yakın konumlandırılmış olması arkeologların hareket alanını kısıtlamıştır. Lakin son süreçte yürütülen çalışmalar kapsamında üç boyutlu bir teknolojinin kullanılmış olması bu orduya mensup askerlerin gizemlerinin çözülmesinde önemli bir aşama kaydedilmesini sağlamıştır. University College London ve Toprak Askerlerin bulunduğu müzeden bir ekip bu üç boyutlu teknoloji sayesinde heykellere olabildiğince yaklaşarak dijital birer kopyalarını üretmişlerdir. Çalışmalar ilginç ve çarpıcı bir gerçeği açığa çıkarmış olup incelemesi gerçekleştirilen her bir heykelin farklı “insanlar” olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Bu kopyalar sayesinde bu heykellerden 30’unun kulakları üzerinde detaylı bir inceleme yapılmış ve her bir kulağın birbirinden farklı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Univesity College London’dan Andrew Bevan, insan kulaklarının neredeyse parmak izi kadar farklılık gösterdiğini ve heykellerde de her bir kulağın “biricik” olduğunu söylemiştir. Arkeolog Marcos Martinon-Torres, bu bulguyu “ilk örneklememize bakınca, Terra-cotta Ordusu gerçek savaşçıların portreleri gibi görünüyor” diyerek duyurmuştur. Böylelikle bu veriler, 8 bin asker heykelinin 2 bin yıl önce fabrikasyon usulü bir üretimle yapılmış olabileceği yönündeki araştırma tezlerini de çürütmüştür.

‘TOPRAK ASKERLER’ DÜNYA KÜLTÜR MİRASI LİSTESİ’NDE

Toprak Askerler, 1987’de UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirasları Listesi’ne alınmıştır. Bugün ki yolculuğumuzda konu edindiğimiz bu Toprak Askerlerin bir kısmı turistlerin ziyaretine açılmış olsa da diğer bölümlerinde çalışmalar devam etmektedir. Sürdürülen arkeolojik çalışmaların 2020 yılına kadar bitmesi beklenmektedir.

Muhabir: Ceren Şahin