Selçuklu Mirası, Konya'da Bir Medrese ve Camii'nin Gizemi: İplikçi Camii

Selçuklu Devleti başkenti Konya'nın ilk medresesi olan İplikçi Cami ismini nereden alıyor? Hikayesi duyanları şaşırtıyor. İşte tüm detaylar...

Selçuklu Mirası, Konya'da Bir Medrese ve Camii'nin Gizemi: İplikçi Camii
Yayınlanma:

İplikçi Cami, Anadolu Selçuklu Devleti'nin başkenti olan Konya'nın ilk medresesiydi.

Alâeddin tepesinin doğusundaki Kürkçü mahallesinde yer alan ve Ebülfazl Mescidi adıyla da bilinen İplikçi Camii’nin ilk inşa tarihi XIII. yüzyıl başlarına kadar inmektedir. Bu döneme ait mihrap kalıntısının yerinde bulunması, bir vakfiye kaydı ve Ortaçağ kaynaklarında adının geçmesi yapıyı ayrıca önemli kılar. Yapı önceleri ilk bânisinden dolayı Ebülfazl, daha sonra ihyası sebebiyle Ahmed Bey Camii adlarıyla anılmıştır. Eskiden bitişiğinde yer alan Altun-aba (Altın-apa) Medresesi’nin 598 (1202) tarihli vakfiyesinde belirtilen İplikçi Necîbüddin Ayaz’ın medresenin mütevellisi olması ve yakınında da İplikçiler Çarşısı’nın bulunması neticesinde her iki yapı da önce İplikçiler, ardından İplikçi adıyla meşhur olmuştur. Caminin planı ve bitişiğindeki Altun-aba Medresesi’yle olan ilişkisi tartışmalıdır. 1939’daki onarımı sırasında yapılan temizlik hafriyatında bitişiğinde bir başka yapının varlığı ortaya çıkmıştır. Cami muhtemelen bugün mevcut olmayan medreseye duvarından bitişikti. Günümüzde cami duvarında kalıntısı görülen kemer izi medreseye ait olabilir; ancak caminin güney cephe duvarı önünde yapılan kazıda eski bir minareye ait temel kalıntılarının bulunmuş olması, söz konusu kemer izinin ilk camiye ait olabileceğini de akla getirmektedir. Birçok defa onarılan ve caddenin genişletilmesi için bütünüyle yıktırılması dahi düşünülmüş olan yapı, 1945’te Müzeler Müdürlüğü tarafından yapılan restorasyonla son şeklini almıştır. 1951 yılında Konya Müzesi Klasik Eserler Bölümü olarak hizmete sokulan bina 1960 yılının Şubat ayında tekrar cami olarak açılmıştır.

İPLİKÇİ İSMİNİN HİKAYESİ

Rivayete göre, camiyi yaptıran kişi (padişah da olabilir zengin bir kişi de olabilir), ‘’Ben kimseden yardım almadan yaptıracağım. Sevabı sadece benim olacaktır.’’ diye yaptırmaya başlar. Bu arada bir kadın gelir ve ‘’ne olur Allah aşkına, benim şu paramı da alın camiye harcayın’’ der, ama yaptıran adam ustalara ‘’kimseden bir şey almayın’’ diye tembihlediği için ustalar o kadının parasını almazlarmış. Kadına ‘’ağamız kimseden yardım kabul etmeyeceksiniz’’ diye emir verdiği için boşuna uğraşma senin yardımını alamayız’’ demişler. Kadın her gün gelmiş, istediğini söylemiş ustalar da her gün kadını geri çevirirlermiş. Kadın geçimini iplik bükerek sağlarmış. Onun için de kadına iplikçi derlermiş. Bir gün kadın büktüğü iplikleri kırpmış. Gece gizlice gelmiş iplik kırpıklarını caminin duvarının örüldüğü harca karıştırmış. Ertesi gün ustalar hiçbir şeyden haberleri olmadığı için kadının iplik karıştırdığı harcı duvar yapmada kullanmışlar. Aylar geçmiş, cami yapılmış bitmiş. Bir gün camiyi yaptıran adam, rüyasında bir ‘’pir’’ görmüş. O pir ‘’ o caminin sevabı sana yazılmadı. Harçlara ipliğini karıştıran kadına yazıldı.’’ demiş.

O günden sonra caminin adının İplikçi Camii olduğuna inanılıyor.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.