Konyalı Osman ustanın ud aşkı

Konya’nın ender ud ve tambur ustalarından Emekli Öğretmen Osman Eşen, küçük şirin atölyesinde sanatını icra etmeye devam ediyor. Usta Eşen, sanatını nasıl icra ettiğini ve ud ve tambur yapımını anlattı

Konyalı Osman ustanın ud aşkı
Yayınlanma:

Osman Eşen kimdir?

Konya Seydişehir’de doğmuştur. 1993 yılına sınıf öğretmenliği yaptı. Emekli olduktan sonra ud yapımına başladı. Ud’un yanı sıra tambur da yapan Osman Usta, tambur ve ud çalmaktadır.

Ud ve tambur yapımına başlama hikâyenizden söz eder misiniz?

Küçük yaşlarımdan beri el işlerine bir yatkınlığım vardı. Ortaokula giderken kendime bir saz aldım. Ancak bir gün eve geldim ki babam sazı kırıp salonun ortasına koymuş. Ağladım ama nafile tabii olan olmuş. Sonra tekrar bir saz aldım. Ama bu sefer köşe bucak babamdan saklıyordum. Öğretmen olduktan sonra kendime bir de cümbüş aldım. Babam bunu da kırarsa sapını tekrar tamir ederim diye düşündüm. Babam gördü bir şey demedi. Bir gün beni çağırdı, ‘seni ben koruma amaçlı yaptım. Ben de severim. Artık öğretmen oldun. Ne istersen onu yap’ dedi. Çünkü eskiden nerde saz, cümbüş varsa orada içki vardı. Babamı daha sonra anladım.1993 yılında emekli olduktan sonra el becerimin de eğilimli olmasından dolayı bu işe girdim. Konya Musiki Derneği’nde uzun süre tambur icra ettim. Mesleğimi severek yapıyorum.

Günümüzdeki ilgiyi hem icra hem de yapım konusunda nasıl değerlendiriyorsunuz?

Artık anneler ve babalar çocuklarını kendi elleriyle kurslara yazdırıyor. Bizim geleneksel Türk sazlarının yaşatılması lazım. Konya’nın nüfusu fazla ancak buna rağmen tambur ve ud ustası oldukça az sayıda. Kendimi çok iyi usta falan saymıyorum.  Ancak en iyisini yapmaya çalışırım.

Yapım konusunda hiç ilgi yok. Konya’da dükkân olarak bu tamburu yapan benden başka kimse bulunmuyor. Gençler zaman zaman geliyor. Ancak ‘haftalık ne vereceksin’ diyorlar. Ben yarı ticari için yapıyorsam yarı da hobi için yapıyorum bu işi. Hâlbuki kendi için öğrenecek benim için değil.

Ud ve tambur hakkında bilgi verir misiniz?

Ud geleneksel sazdan sonra gelen Türk sazıdır. Geçmişi Ortaasya’ya dayanıyor. Bizden Araplara geçtiği söylenir. Güzel bir saz doyurucu bir saz Türk müziğinin olmazsa olmazı bir müzik aletidir. Anadolu’da bu sazı, kanun ve darbuka eşliğinde çok icra eden var. Diyelim ki 100 kişiden 50 kişisi saz çalar, 25 kişi de ud çalar.

Ud yapımından söz eder misiniz? İncelikleri nelerdir?

Ud yapımı karşıdan görünüşte çok kolay gibi gelir. Ama gerçekten zordur. Çünkü dış görünümü değişik ağaçlardan yapılıyor. Yaprak halinde 3 milimlik çıtalar alette ısıtılarak eğimli hale getiriliyor. Ancak bunun bir hesaplaması var, ona göre yapılır.

Hangi ağaçları kullanıyorsunuz?

Yurt içindeki özellikle ceviz daha sonra çınar, gürgen, maun, ladin, manga gibi ağaçlardan yapılır. Ama göze görünen tercih edilen ceviz ağacıdır. Ancak ağaçlardan kullanıldıkları bölüme göre değişiyor. Olmazsa olmaz ladin ağacı kullanılır çünkü sık damarlı olduğu için sesi en iyi şekilde iletir. Göbek kısmında süsleme bölümünde içerdeki sesi dışarıya verir. Göbeğe yapılan süsler açıkta olabilir. Eşik kısmı yapıştırılmış şekilde teller bağlanır, burgular takılır. Teller nizami bir şekilde bağlanır. Abanoz kısmı sert bir ağaçtır ve rengi siyahtır. Tellere değdikçe yumuşak olursa oyulur. Mızraplık kısmını boyuyoruz. Burayı kaplumbağa kemiğinden yapanlar da var. Pahalıya mal oluyor.

Tamburu da aynı ağaçlardan mı yapıyorsunuz?

Tambur porsuk ağacından yapılır. Ardınca benzer ancak yumuşaktır. Tamburu çalmak biraz zordur. Teller uzun, perdeler çok fazla saz gibi değil ya da ud gibi… Ama Türk müziğinin piyanosu deniyor. Her türlü sesi bulabilirsiniz. Necdet Yaşar ve Tamburi Cemil Bey gibi tamburu çok iyi çalanlar var.

Müzik aletleri nasıl muhafaza edilmeli?

Ağaçtan yapılan malzeme her zaman eğilmeye müsaittir. Dolayısıyla nemden, soğuktan çok sıcaktan korumak gerekir. İyi bir yerde kılıfında muhafaza etmek lazım.

El emeği göz nuru müzik aletlerinin ücretleri nedir?

Tek tip yapıyorum. 2 bin ve 2 bin 500 arasında değişiyor. Kendi yaptığım müzik aletini tamir ederim onun dışında tamir yapmıyorum. Çünkü İstanbul’dan 3 bin liraya alıyorlar. Bana tamir için getiriyorlar. Dolayısıyla ben de kendi yapmadığım bir aleti tamir etmek istemiyorum.

Herkes kendi sazının tamirini yapar. Çünkü her şeyini bilir.

Üniversitelerden ya da Güzel Sanat Liseleri’ne davet edildiniz mi?

Hayır, ancak hepsi bizi tanırlar. Bazen sadece telefonda konuşuruz. İrtibatımız öğrencilerle her zaman var. Zaman zaman atölyeme gelenler de olur. Tabii üniversitelerde yapım bölümü olmadığı için davet etmemiş olabilirler. Hâlbuki bu ustaların çağrılıp anlatması lazım. Çünkü çalmayı biliyorsa yapmayı da bilmeli, böyle daha güzel olur diye düşünüyorum.

Sizin gibi ustalar bir elin parmağı kadar yok diyebiliriz. Siz bu sanatın korunması için ne söylersiniz?

Bu sazlar bizim öz müzik aletlerimizdir. Bunlara sahip çıkmaz yerine gitar, orgu koyarsak nerde kaldı bizim kültürümüz yok olur gider. Onun için hem yetkililer olarak hem toplum olarak kendi kültürümüze sahip çıkmalıyız. Müzik evrenseldir. Arşivimde Latin Amerika müziği de var kendi kültürümüze ait kasetler de bulunuyor. Hepsini keyifle dinlerim. Ancak öz kültürümüzü yaşatmak adına daima dinlemeli ve gençleri de özendirmeliyiz. (Melek Sarıtaş)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.