Hazreti Mevlana'nın 749. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri sona erdi

Mevlana, kendi deyimiyle vuslata erişinin 749'uncu yılında Konya'da anılıyor.

Hazreti Mevlana'nın 749. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri sona erdi
Yayınlanma:

Mevlana'nın 749'uncu Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri sona erdi.

7 Aralık'ta başlayan organizasyon kapsamında sergi, tiyatro, şiir dinletisi gibi çok sayıda etkinlik yapıldı.

Törenlerin bu seneki teması Mevlana'nın "Dost ol da Dost'u gör" sözünden ilhamla "Dostluk Vakti" olarak belirlendi.

whatsapp-image-2022-12-17-at-21-05-52.jpeg

Kapanış törenine Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve TBMM Başkanı Mustafa Şentop da katıldı.

"MEVLANA İSLAMSIZLAŞTIRILAMAZ"

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, örgütlü küresel kötülüğe karşı, diplomasi masalarında, sahada ve başka bütün platformlarda mücadele verdiklerini söyledi.

Mevlana'nın yaşadığı dönemde Anadolu'nun Haçlı ve Moğol saldırılarıyla sarsıldığını aktaran Şentop, Hazreti Pir'in hiçbir kutsalın ve insani değerin dikkate alınmadığı bu büyük yıkım dönemlerinde bir diriliş ve direniş eri olduğunu vurguladı.

Şentop, Hazreti Mevlana'nın insanlığı yeniden hakka, iyiliğe, güzelliğe, merhamete, umuda ve aşka çağırdığına işaret ederek,

"İslam'ın diriltici kaynağı Kur'an'dan hareketle, Mesnevi formuyla yapılan bu çağrıya, o günlerden başlayarak hiç kesilmeden bugün de dünyanın her yerinden cevaplar verilmeye devam ediyor. Her yıl icra edilen şebiarus merasimi için ülkemizin ve dünyanın her tarafından yola çıkan yüzbinlerce beden ve ruh, bu çağrıdaki hakikat ve aşk davetine icabet için Konya'mıza geliyor. Bu ne saadet, bu ne güzel bir buluşmadır." diye konuştu.

Hazreti Mevlana'nın sözlerinin entelektüel zihinleri de sokaktaki insanları da etkilediğini ifade eden Şentop, şöyle konuştu:

"Onun çarpıcı sözlerinden sultanlar da etkileniyor, dilenciler de. O karıncayı da gözetiyor, Süleyman'ı da. Çocuğa da bir şey anlatıyor, kadına da erkeğe de. Serçeye de bir şey diyor, anka kuşuna da. O Doğu'ya da sesleniyor, Batı'ya da. Yoksula da yer var onun mana sofrasında, zengine de. Onun sözleri, insanı akıl ve ruhun değişik açılarından sarıp sarmalar. Düşünen, akleden, seven insanlar onun büyük ve Müslüman bahçesinde gezmeyi sürdürüyor."

Şentop, iyiyle kötünün Hak ile batılın savaşının bugün de sürdüğüne dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Kötülük dün olduğu gibi bugün de kıtalar arası dolaşıyor ve örgütlü. Küresel çağdaş Moğollar bugün de değişik yıkımlara imza atmakla meşgul. İşgal, açlık, savaş, iç savaş ve başka trajediler bugün de dünyamızın ne yazık ki 'alışılmış' görüntüleri arasında ama biz alışmadık, alışamadık bu görüntülere. Değişik şekillere bürünerek, örgütlü küresel kötülük bizim üzerimize de gelse başka mazlum bir topluluğun üzerine de gelse, gerek diplomasi masalarında, gerek sahada, gerekse başka bütün platformlarda reddediyoruz, karşı koyuyoruz ve elimizden geldiği kadar mücadele ediyoruz."

Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli ve Mevlana'nın anlamını Kur'an'dan ve onun içerdiği yüksek şuur ve ruhtan alan değerler manzumesi bıraktığını anlatan Şentop, "Bu, bizim kötülüğe, zulme alışmamıza izin vermiyor, müsaade etmiyor. Alışmadık ve alışmayacağız. İnsanın insana kulluğunu reddediyoruz. Azgınlığı, haksızlığı ve kötülüğü reddediyoruz. Sadece yüce Yaratıcı'nın önünde eğilen bu aziz millet, ruh köklerinin dün olduğu gibi bugün de farkında." ifadelerini kullandı.

Şentop, her sözünü, eninde sonunda büyük Kur'an hakikatine bağlayan Hazreti Mevlana'yı bugün tüketim toplumunun bir nesnesi yapma çabalarını, ondan bir yaşam koçu çıkarmak isteyenleri gördüklerini belirterek, şunları kaydetti:

"Onu bir kişisel gelişim gurusu veya psikologların referans kaynağı yapmak isteyenleri, O'nu İslam'dan soyutlayıp modern bir filozof derecesine indirgemek isteyenleri görüyoruz. Oysa Mevlana'nın temel içeriği ve anlam zemini olan İslam gözardı edildiğinde, o hayran olunan perspektiflerin de fişi çekilmiş olur, hepsi değersiz hale gelir. Mevlana, İslamsızlaştırılamaz. Onun şu sözleri ilave tek bir ek kelimeye bile gerek duyurmayacak kadar net ve açıktır. Şöyle der aziz Pir, 'Ben sağ olduğum müddetçe Kur'an'ın kölesiyim. Ben Muhammed muhtarın yolunun tozuyum. Benim sözümden bundan başkasını kim naklederse, ben ondan da bizarım, o sözlerden de bizarım."

Hazreti Mevlana'nın 749 yıl önce bugün dünyadan ayrılırken, ölümü bir ayrılık değil, bir buluşma, şenlik ve düğün gecesi, "Şeb-i Arus" olarak değerlendirdiğini vurgulayan Şentop, büyük hak dostunun yaktığı gönül kandilinin kalpleri ve şehirleri aydınlatmayı sürdürdüğünü sözlerine ekledi.

whatsapp-image-2022-12-17-at-21-35-01.jpeg

"ANADOLU TOPRAKLARINDA İNSANLARIN DİN, DİL, IRK, MEZHEP AYRIMCILIĞI YOKTUR"

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Bu hayata vedayı dünya gurbetinden kurtuluş, vuslata eriş olarak ifade eden, büyük Velî Mevlana Celaleddin Rumi Hazretleri’ni anmak üzere bir araya gelmemizi nasip eden Allah’a şükürler olsun. Gerek Şeb-i Arus törenleri gerekse özel programlarında Mevlana’nın doğru şekilde anlaşılmasına önemli katkılar sağlayan mutasavvıf Ömer Tuğrul İnançer, vefatı nedeniyle bu yıl aramızda bulunamıyor. Bu vesileyle kendisini de rahmetle anıyoruz.

Şüphesiz, bir eserin yazıldıktan 750 sene sonra aynı heyecanla okunması, bir fikrin asırları aşan etkiye sahip olması, söylenen bir sözün yüzyıllar sonra kalpleri titretmeye devam etmesi sıradan bir durum değildir.

Mevlana eserlerini öyle bir aşk ile meşk etmiştir ki yanan ateş halen yolumuzu aydınlatmaya devam etmektedir. Bizi bir duvarın tuğlaları gibi bir arada tutan bu yol Mevlanaların, Yunus Emrelerin, Hacı Bektaş Velilerin yoludur. Onlar bize hayata sevgiyle, merhametle, adaletle, diğerkâmlıkla bakmayı öğrettiler. Her şeyin başının muhabbet olduğunu biz bu büyük velilerden öğrendik. Anadolu topraklarının mayasını onlar oluşturdu. Dün ekilen tohumlar bugün hoşgörümüzün, kardeşliğimizin, ahlakımızın ve kültürümüzün oluşmasında büyük öneme sahiptir.

Anadolu topraklarında insanların din, dil, ırk, mezhep ayrımcılığı yoktur. Bizim düşünce kodlarımızda insanları renginden, ırkından, dilinden ötürü aşağılamak yoktur. Bizim ticaretimizde komşumuzdan, dostumuzdan, arkadaşımızdan daha fazla kazanmak için her şeyi mubah gören bir tutum meşru görülemez. Bizim gönlümüzde, kalbimizde bizim gibi yaşamayan, düşünmeyen bir insanın düşman görülmesi diye bir şey asla olmamıştır.

Tarih boyunca ne dün ne bugün kendi varlığımızın gerekliliği olarak bir ötekine ihtiyaç duyulmamıştır. Düşmanlık algısı bizim varlık sebebimiz değildir. Çünkü biz, toprağın, çiçeğin, hayvanların, insanların, yaratılmış olan her şeyin sahibinin Allah olduğuna inanır ve bu inanç doğrultusunda Mevlana’nın işaret ettiği gibi Yaradana hürmetimizden dolayı yaratılmış olana saygı duyarız. Bizim en büyük farkımız budur. Dünyanın tüm farklı kültürlerine karşı saygı ve hoşgörü içerisinde davranmamıza neden olan anlayışın altında bu inanç yatmaktadır. Mekke’den Balkanlar’a, Afrika’dan Endülüs’e, Orta Asya’dan Anadolu topraklarına uzanan bu ruhun etkisini kırmak isteyenlerin bugün dünyayı getirdiği nokta ortadadır.

Günümüzde dünya nüfusunun sadece yüzde birlik kesiminin serveti 7 milyar insanın servetinin toplamına eşittir. Dünya genelinde temiz suya erişme sorunu yaşayan insanların sayısı 3 milyara yaklaştı. Sömürgecilik, kolonyalizm, savaşlar nedeniyle yaklaşık 1 milyara yakın insan açlık karşısında yaşam mücadelesi vermektedir. Milyonlarca insan evlerini terk edip göç etmek zorunda kalıyor. İnançları, düşünceleri, derisinin rengi nedeniyle milyonlarca insan, insanlık onuru ayaklar altına alınarak ayrımcılığın her türlüsüne maruz bırakılıyor. İnanıyoruz ki yeryüzü bu kadar zulmü, adaletsizliği ve kaosu kaldıramaz. Hiçbir insan bu kadar kötülüğü hak etmiyor. Çocukların, kadınların, yaşlıların, mazlumların uykularına bomba seslerinin eşlik etmesini kabul etmiyoruz. Ve biz buradan, Konya’dan, Anadolu coğrafyasından insanlığa sesleniyoruz, artık bu kaosa bir son verilmeli! Çatışmalara, savaşlara, bencilliğe, sömürüye, ayrımcılığa karşı insanların daha büyük acılar yaşamaması için dünyada bazı şeylerin değişmesi gerektiğini haykırıyoruz.

Hz. Mevlana yeryüzünde adaletin ve barışın egemen olması için ihtiyaç duyulan paradigmayı asırlar önce şu sözlerle ifade etmişti; ‘Sevgi şifadır. Sevgi güçtür. Sevgi, değişimin mührüdür’. İşte bugün bize düşen en önemli görev, insanlığın muhtaç olduğu bu sesin dünyanın dört bir yanında yankılanması için bu değişim mührünü vurmaktır. İnanıyoruz ki daha fazla bomba, savaş, işgal, gözyaşı değil; dünyayı sevgi, hoşgörü ve adalet güzelleştirecektir. Bize aşkı, kardeşliği, merhameti anlattığı için, bu toprakların hamurunu muhabbetle yoğurduğu için Mevlana’ya sonsuz şükranlarımı sunuyorum.

Mevlana Celaleddin Rumi’yi anmak 8 asır önce yaşamış bir tarihsel şahsiyeti anmanın ötesinde, onu her yönüyle anlamak ve bu çağa taşımakla mümkündür. Bu nedenle Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak Mevlana’nın tanınmasına, düşüncelerinin bilinmesine ayrı bir önem veriyoruz. Sadece yurt içinde değil özellikle yurt dışında Mevlana ve Mesnevi merkezli çalışmalar yürütüyoruz. İnşallah bu çalışmalarımızı daha da arttırarak insanların istifadesine sunmaya devam edeceğiz.”

whatsapp-image-2022-12-17-at-21-05-54-1.jpeg

"MESAJLARIN EN ÇARPICISI"

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay şunları söyledi:

“Şüphesiz ki Hz. Mevlâna gibi Allah dostları, hayatlarında olduğu gibi, vefatlarıyla da bizlere çok kıymetli hikmetler bahşeder.

Hz. Mevlana’nın, kendi ölüm gecesini “Şeb-i Arus”, yani “düğün gecesi” olarak tarif etmesi, bu mesajların en çarpıcı olanları arasındadır.

Ölüm, çoğu insan için, sevdiklerinden, dostlarından ayrılmak, dünya nimetlerinden mahrum kalmak manasına gelse de, Hazreti Mevlana gibi arifler nezdinde böyle duygulara yer yoktur.

İslam’ın nuruyla feyizlenmiş gönüllerden sarf edilen bir kelam, dünyevi kaygıları, anlamsız endişeleri ortadan kaldırmaya yeter.

Hz. Peygamberimizin bir Hadis-i Şeriflerinde buyurdukları gibi;

“Müminler ölmez. Geçici dünya evinden, baki olan ahiret yurduna göç ederler.”

Hayatı olduğu kadar ölümü de güzelleştiren bu aydınlık düşünce, tamamen bize ait, bizim irfânımızın bir ürünüdür.

Bu güzel düşüncenin parıltıları ne mutlu ki dünyanın bütün kıtalarına, bütün ülkelerine ulaşabiliyor. Her yıl, dünyanın farklı coğrafyalarından yüz binler, vuslat heyecanıyla şehrimize geliyor.

Konya’mız da, kapılarını ardına kadar misafirlerine açıyor; Hz. Mevlâna’nın çağrısına gönül verip gelenleri “dost”ça bağrına basıyor.

Hazret-i Pir’e göre dost kişi, dostun hatırı için varlıklara sevgi ve hoşgörü nazarıyla bakar; dosttan gelen sıkıntıya katlanır, fedakârlığını ondan asla esirgemez.

“Dost hüzünlü zamanında, senin can aynandır,

Ey can! O aynayı gamınla buğulama.” der.

Bütün bu fikirler, sözler, O’nun ömrü boyunca İslam ahlakıyla ahlaklanarak Allah’a ve Peygamberine dost olma gayretiyle yaşadığını gösteriyor.

Baki âlemdeki dostlara selam gönderip aziz ruhlarını tazimle andığımız bu ulvi gecede, konuşmamı Hz. Pîr’in şu hitabıyla bağlamak istiyorum:

“Ben öldükten sonra benim mezarımı yerlerde aramayın.

Bizim yerimiz, âriflerin, Allah dostlarının gönüllerindedir.”

Hazreti Mevlana’yı, Hakk’a vuslatının 749. yılında rahmetle anıyorum.

Sözlerimin sonunda; uzun yıllar bu manevi atmosferde bizlerle buluşan ve geçtiğimiz aylarda ebediyete irtihal eden Ömer Tuğrul İnançer Hocamıza da Allah’tan diliyorum.”

whatsapp-image-2022-12-17-at-21-05-55.jpeg

"HZ. MEVLANA EVRENSEL BİR MİRAS BIRAKTI"

Konya Valisi Vahdettin Özkan, konuşmasında şunları söyledi:

“İnsan, kâinat, hayat ve ölüm tasavvurunu gönül penceresinden tasvir eden Mevlâna Celâleddin-i Rumi, tüm zamanlara ve İnsanlara hitap eden evrensel bir miras bırakmıştır.

Hz. Mevlana; bütün insanlığı kucaklamış ve tüm insanlık tarafından derin bir teveccühle karşılanmıştır. Onun insanlara tavsiye ettiği yol; manayı, varlığın gerçek sahibini, hakiki dostu aramaya dayalı bir yoldur.

Hz. Pirin yaklaşımında; enaniyet ve ihtirasın vesayetinden kurtulup başta insan olmak üzere mevcudata hikmet ve muhabbetle bakmak esastır. Eserleriyle; çokluk içinde birliği görmeyi, birlik içinde de çokluğu görmeyi ve sanattan sanatkârı göstermeyi sağlamaktadır.

Hz.Mevlânâ’nın asırlar önce tüm insanlık için çizdiği istikamet, modern toplumların bireye kazandırmayı hedeflediği değerleri de içermektedir. Temel, insani özelliklerimizi oluşturan adalet, sabır, saygı, sevgi, sorumluluk, dostluk, dürüstlük, öz denetim, yardımseverlik ve vatanseverlik gibi kök değerlerimiz onun öğretilerinde ölümsüz biçimde tebarüz etmektedir.

Hz.Mevlâna’nın irfan yolu, yolda kalmışlara ve yol arayanlara her asırda rehberlik etmiştir. Bütün varlıkları İlahi sıfatların tecellisi olarak gören Hz.Mevlânâ, alemin özeti olan insana büyük değer vermiştir. Bu nedenle Mevlânâ’nın düşünce sisteminde insan gerçek dosttur. Onun dostluk anlayışı uçsuz bucaksız bir okyanus gibidir.

Hz.Mevlânaya atfedilen yedi öğüt her çağın en insani mefkûresidir. Onun kozmik unsurlarla benzerlik kurarak tasvir ettiği insan; cömertlikte akarsu, merhamette güneş, kusur gizlemede gece, öfkede ölü, alçakgönüllülükte toprak, hoşgörüde deniz gibidir. Bu nasihatler Mevlânâ’daki ideal insanın hüviyet cüzdanını şekillendirmektedir.”

whatsapp-image-2022-12-17-at-21-05-54.jpeg

MUHALEFET DE KATILDI

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da Hz. Mevlana'nın 749. Vuslat Yıl Dönümü (Şeb-i Arus) programına katıldı. Davutoğlu'na Genel Başkan Yardımcıları Feramuz Üstün, Abdullah Başçı, Selçuk Özdağ, MYK Üyeleri Ömer Ünal, Hacer Filikci Akın,İl Başkanı Hasan Ekici eşlik etti.

Öte yandan İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu ve İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş da programa katılan isimler arasında yer aldı.

whatsapp-image-2022-12-17-at-22-22-04.jpeg

fkmr6b0wqaa2gqt.jpeg

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.