Konyalılar ellerindeki mirasın farkında değil! Mevlana'nın 22. kuşaktan torunu Bayru'dan önemli açıklamalar

Hazreti Mevlana'nın 22. kuşaktan torunu ve Uluslararası Mevlana Vakfı Başkan Yardımcısı Esin Çelebi Bayru, "Mevlana Anma Törenleri'nde o kadar detaylı bir program var ki Konyalılar bunun farkında değil" dedi

Konyalılar ellerindeki mirasın farkında değil! Mevlana'nın 22. kuşaktan torunu Bayru'dan önemli açıklamalar
Yayınlanma:

Hazreti Mevlana'nın 22. kuşaktan torunu ve Uluslararası Mevlana Vakfı Başkan Yardımcısı Esin Çelebi Bayru, Hz. Mevlana'nın torunu olmaktan Mevlana Anma Törenleri'ne, Uluslararası Mevlana Vakfı'nın çalışmalarından Hz. Mevlana Celaleddin Rumi Kültür Köyü'ne dair pek çok konuda gazetemize özel açıklamalarda bulundu.

“Şeb-i Arus” programlarına yeterince ziyaretçi gelmediğinden yakınan Bayru, "Burada Konyalılara çok iş düşüyor. Çünkü Mevlana Anma Törenleri'nde yalnız Sema değil o kadar detaylı bir program var fakat ne yazık ki Konyalılar bunun farkında değil. Üniversitelerde sempozyumlar yapılıyor, dünyanın birçok yerinden konuşmacı davet ediliyor. Tiyatroda Hz. Mevlana ile ilgili piyesler oynanıyor. Programa baktığımız zaman bu etkinliklere yetişmenizin imkanı yok. Ama ne yazık ki konuşma yapılan salonlar neredeyse boş, çok yazık! Mümkün olduğu kadar tanıtım için çabalanıyor ama tanımak istemeyen de tanımıyor ne yazık ki. Seyahat acenteleri turistleri getiriyor ama turistler Sema gösterisi izleyip etliekmek yiyip gidiyor. Hz. Mevlana bu değil, Konya'da bu değil. Konya'nın o kadar çok değeri var ki. İnsanlar hiçbirinin farkında değil. Yalnız Hazreti Mevlana da değil, Konevi Hazretleri de Şems Hazretleri de bu topraklarda yatıyor. İnsanlar farklı farklı hayaller kurup oturuyor, özünü anlamaya çalışmıyor, okumuyorlar. Ama üzülerek söylüyorum ki yurt dışından gelen vatandaş bizim tarihimizi daha çok biliyor. Çünkü biz okumuyoruz onlar okuyor onlar akıllarını ve gönüllerini birleştirip geliyorlar. Biz mirasyediyiz; elimizdeki mirasın farkında değiliz" ifadelerine yer verdi.

"ESİN DEĞİL, MEVLANA TORUNU YANLIŞ YAPTI DENİR!"

Bütün dünya tarafından tanınan, bilinen bir manevi büyüğün torunu olmanın herhangi bir ailede bir büyüğün torunu olmak ne hissettiriyorsa o şekilde hissettirdiğini aktaran Bayru, "Büyüklerimiz bizleri Hz. Mevlana'nın kanını taşıyorsun bu kana hizmet etmelisin diyerek büyüttüler. Bu yüzden nasıl bir doktorun evinde tıp konuşulursa, bir mühendisin evinde inşaatla ilgili bilgiler daha çok gündemde ise bizim evimizde de Hz. Mevlana konuşulurdu. Ama bu demek değil ki ömrümüzce böyle büyüdük, böyle yaşadık. Kendi yaşıtlarım nasıl yaşıyorsa ben de o şekilde yaşadım; büyüdüm, büyütüldüm. Normal hayatımızı yaşadık, ailemiz bizi hiçbir şeyden eksik bırakmadı. Aklımız başımıza geldiği zaman ailem 'Çocuğum dikkat et yaptığın yanlış Esin yanlış yaptı diye nitelendirilmez. Mevlana torunu nasıl yanlış yapıyor denilir' derdi. Biz de bu bilinçle hareket ettik. Zaten bir Türk çocuğu bir Müslüman çocuğu belirli bir edeple yaşamalı. Ailemiz de bizlere bunu hatırlattı. Hayatımıza herhangi bir kısıtlama koymadılar. Çocukluğumda babamın annesinden çok farklı bir eğitim aldık, bize hikayeler anlatırdı. Çok şükür o zaman televizyon yoktu, cep telefonu hiç yoktu. Büyükannem büyükanne yumuşaklığı ile bize hikayeler anlatırdı. Bu hikayelerin de Mesnevi'deki hikayeler olduğunu ancak yaşımız büyüdükten sonra fark ettik. Mesnevi'yi elime alıp da okumaya başlayınca baktım ki hikayelerin çoğunu biliyorum. Çünkü bu hikayeleri babaannem bize anlatmıştı" diye konuştu.

"GİTTİKÇE KABARAN BİR DOSYAYI BAKANLIĞA SUNDUK"

Bayru, Uluslararası Mevlana Vakfı olarak birçok proje geliştirdiklerini, bunlardan en önemlisinin, Sema ve Mevlevi müziğinin koruma altına alınması projesi olduğunu vurguladı. Proje kapsamında, Sema ve Mevlevi müziği alanında hizmet vermiş, bilgi sahibi akademisyenlerin çalışmalar yaptığına değinen Bayru, şöyle devam etti: "2005 yılında UNESCO'ya bir proje sunduk. UNESCO o zamanlarda İnsanlığın Sözlü ve Somut Olmayan Kültürel Mirası Başyapıtları'nı topluyordu. Biz de Sema ve Mevlevi Müziğinin Koruma Altına Alınması başlığı altında Mevlevilikle ilgili birçok şeyi projemizde vurguladık. Sonrasında bu projemizi Kültür Bakanlığı'na sunduk. Bakanlığın imzasıyla projemiz UNESCO'ya gitti. UNESCO, 3 yıl boyunca dünya genelinde insanların sözel kültür miraslarını topladı. Bu 3 yılda Mevlevilik hakkında bize birçok soru sordular, araştırdılar. Sonuç olarak tüm dünyadaki projelerin toplandığı bu projeler içinde Sema ve Mevlevi Müziğinin Korunması Projesi insanlığın sözel kültür mirası başyapıtı seçildi. Bu sayede Sema ve Mevlevilik'in devlet tarafından korunması gerektiği vurgulanmış oldu. Biz de Sema ve Mevlevilik'i birlikte koruyalım diyerek Kültür Bakanlığı'na müracaat ettik. Sonrasında bir kurul kuruldu. 2005-2006 yıllarında yapılan yanlışlar bugüne oranla çok daha azdı. Bu yanlışların düzeltilmesi gerekir diye çalışmaları yaparken Kültür Bakanı değişince o görevliler de farklı görevlere atandılar. Bizler her bakan değiştiğinde Mevlevilik hakkında yapılan yanlışları gittikçe kabaran bir dosya ile bakanlığa sunuyoruz. Fakat herhangi bir sonuç alamıyoruz. Mevlevilik ve Sema gösterileriyle ilgili yapılan yanlışlar tahmin edersiniz ki birçok insandan daha çok bizi yoruyor. Ne yazık ki elimizde yaptırım gücü yok. Buna devletin sahip çıkması gerekiyor. Biz her zaman devletle iş birliğine hazırız."

"NE YAPMAK İSTEDİĞİMİ TAM OLARAK ANLATAMADIM"

Bayru, Konya'nın Sarayönü İlçesi'ne bağlı Ladik Beldesi'nde kurulması planlanan Hz. Mevlana Celaleddin Rumi Kültür Köyü'nün akıbetiyle ilgili olarak, "Hazreti Mevlana'yı konuşabileceğimiz bir sosyal tesis kuralım istiyorduk. Bu tesiste Hz. Mevlana'nın eserleri yorumlanacak, tasavvuf müziği ve güzel sanatlar kursları verilecekti. Bendeniz bu projeyi 10 sene önce Konya Büyükşehir Belediyesi, Konya Valiliği ve üniversitelerle beraber yapmak istedim. Her yerde Hz. Mevlana'yı anlatmaya gayret ettim. Ama ne yazık ki ne yapmak istediğimi tam olarak anlatamadım. İnşallah bir gün hep beraber bu köyü kurarız. Bir çalışma başlattım, tamamlamak inşallah nasip olur. Proje henüz kağıt aşamasında ama kağıt aşamasına geçmiş olması bile güzel bir şey" dedi.

"SİZİN HİÇ CAN DOSTUNUZ OLMAMIŞ!"

Hz. Şems ve Hz. Mevlana'nın ilişkilerinin sosyal medyada farklı algılandığına değinen Bayru, Hz. Şems'in ve Hz. Mevlana'nın dostluklarını yanlış yönlere çekenlere "Sizin hiçbir can dostunuz olmamış" diyerek seslendi. Bayru, "Bir insanın can dostu olursa o dostun kadın mıdır erkek midir beden olarak nedir neyin nesidir onu bile bilmez. Çünkü ruh ruhla dost olur, onlar birbirini tamamlar. Hz. Mevlana ve Şems'in dostluğunu farklı düşünenlere gerçekten üzülüyorum ve dua ediyorum. İnşallah gerçek bir can dostları olsun da o zaman daha iyi anlasınlar. Hz. Mevlana ve Şems can dostuydu. İkisi de Allah aşığı iki veliydi. Daha ne denilebilir?" diyerek sözlerini tamamladı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.