Yavuz Sultan Selim’in pek bilinmeyen Akşehir anısı!

Osmanlı Devleti’nin 9. sultanı Yavuz Sultan Selim’in pek bilinmeyen Akşehir anısı…

Yavuz Sultan Selim’in pek bilinmeyen Akşehir anısı!
Yayınlanma:

Araştırmacı Yazar ve Öğretmen Mehmet Koç, ‘Akşehir Din Âlimlerinden Bir Demet’ isimli kitabında Osmanlı Devleti’nin 9. hükümdarı Yavuz Sultan Selim’in Nimetullah Nahcivani ile arasında yaşanan bir anıya da yer verdi.

İşte Yavuz Sultan Selim ile Nimetullah Nahcivani arasında yaşananlar:

“Hicri sene 919 (1514) Mayıs 19, Yavuz Sultan Selim 40 bin kişilik ordusuyla İran’a Çaldıran seferine giderken Akşehir’de camisini yapan Hasan Paşa da Rumeli Beylerbeyi olmakla Rumeli dilaverleriyle (yiğit askerleriyle) orduda bulunmaktadır. Akşehirliler ölçüsüz cömertlikleri ve misafirperverlikleriyle Yavuz ve ordusunu bol bol doylanmış, içilmiş, lazım gelen hürmet eksiksiz yapılmıştı. Nimetullah Nahcivani, arkadaşı olan Hasan Paşa ile sarmaş dolaş olup görüşmüş. Hasan Paşa’nın eseri olan İmaret Camiini gezdirmiş, arkadaşlık vefakarlığını yerine getirmişti.

Ancak o, Mana Sultanının vazifesi bitmemişti. Evet: Akşehirliler Yavuz ve ordusunu yedirmişler, içirmişler, hürmette kusur etmemişlerdi. Ama Nimet Baba da Sultan idi. Yavuz maddiyatın Sultanı ise Nimet Baba da Maneviyat Sultanı idi. Maneviyat aleminde Yavuz’un ordusunu doyuracak karavana mı yoktu? Nimet Baba, Yavuz’u ve ordusunu konuklamak, yedirmek, içirmek istiyordu. Yavuz’un huzuruna çıktı:

‘Devletlü Padişahım; Ordunla beraber bir günde bizim yemeğimizi yemek lütfunda bulunmaz mısınız? İstirham ediyorum. Bizi bu şereften mahrum bırakmayınız. Buyurunuz, bir öğünde bizim soframıza şeref veriniz’ diyor, ısrar ediyordu.

Yavuz: ‘Derviş, benim ordumu doyuracak öğününü verecek sofrayı nasıl temin edeceksin’, demek istiyor, fakat onun iman dolu göğsündeki inanç, buna müsaade vermiyordu. Yüzüne baktı:

‘Peki derviş, yarın sabah çorbasını sizde yiyelim, hatırınız kalmasın’ dedi.

Ertesi gün idi ki: Nimetullah Efendi, Akşehir’in yukarısında, Köyceğiz kabristanının ucuna ateş yakmış, karavana kazanını koymuş, elindeki kepçesiyle karıştırıyor. Görünüşte bir kazan içinde bir karavana aş ama dibi mana hazinesine bağlı, hem karıştırır hem de misafirlerini bekler.

Beri taraftan Yavuz Sultan Selim, kumandanlarına emir vermiş, oradan da Tekke Deresi’ne hareket etmesini ve sabah karavanasının Nimet Baba’nın sofrasında yenileceğini söylemiş, ordu da Tekke Deresi’ne sökün etmiş, ucu Köyceğiz Mezarlığı’na erişmişti.

Nimetullah Efendi: ‘Evladlar, karavanalarınızı getirip aşınızı alınız, karavanasına aşını alanlar onar onar oturup yiyiniz’ buyurmuş.

Her gelen karavanasını tutuyor, Nimet Baba bir kepçeye aş koyuyor, karavana doluyor, yemekler yeniyordu. 140 bin kişi böylece karavanalarını aldılar. Fakat kazan tükenmiyor, hazret de bir taraftan karıştırıyor, bir taraftan da dağıtıyordu. En son Yavuz atının üzerinde gelmiş, ‘Derviş Baba bize de kaldı mı?’ demiş.

Nimetullah Efendi: ‘Evet Sultanım daha kazanım dopdoludur, buyurun’ deyip, kepçe ile Yavuz’a aş sunmuş, Yavuz da aşı kepçeden içmişti. Ama bu diğer yemeklere, aşlara hiç de benzemiyordu. Lezzeti, tadı bambaşka idi. Bundan olmalı ki Sultan Selim, ‘Ömrümde bundan tatlı yemek yemedim’ demişti.

Tekke Deresi’ne serpilen ordu, bu tabiat bahçesinde cennet gibi yeşil ormanların hışırtıları ve altlarından akan billur gibi ırmakların ışıltılarıyla baş başa kalmışlardı.

Yavuz Sultan Selim, ordusu ile beraber Akşehir’de 3 gün kaldıktan sonra göç ederek Ilgın üzerinden Konya’ya varmıştı. 7 gün Konya’da kaldıktan ve istirahatten sonra da oradan da göç ederek İran’a, Çaldıran’a doğru yol almış ve meşhur Çaldıran Muharebesi’ni yapmıştır. Hasan Paşa da muharebede şehit düşmüştü.”

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.