Şimşek, Konya’da İslam Ticaret Hukuku Kongresi’ne Katıldı

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin, İslami bankalarının önümüzdeki dönemde küresel ekonomi içindeki payının artacağını düşündüğünü belirterek, "Bunlar, 2 trilyon dolarlık büyüklüğe sahipler.

Şimşek, Konya’da İslam Ticaret Hukuku Kongresi’ne Katıldı
Yayınlanma:

Geleneksel bankacılık sistemi ciddi sıkıntıyla karşı karşıya. Küresel finans krizinde bunu gördük. Türkiye'de, katılım bankalarının yani İslami finans kuruşlarının payı hala yüzde 5 civarında ama bundan on yıl önce 2.4 civarındaydı. Muhtemelen 2023 itibarıyla bu sektörün payı yüzde 20'leri bulur" dedi.

Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) ile KTO Karatay Üniversitesi ve Konya Ticaret Odası (KTO) işbirliğinde düzenlenen "2. Uluslararası İslam Ticaret Hukuku Kongresi" başladı. Dedeman Otel'inde düzenlenen kongreye, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Konya Valisi Muammer Erol, NEÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker, KTO Karatay Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bayram Sade, KTO Başkanı Selçuk Öztürk ve çok sayıda ilim adamı ile davetliler katıldı.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kongrede yaptığı konuşmada, geçtiğimiz günlerde Almanya’da düzenlenen Dünya Ekonomi Sempozyumu'na katıldığını belirterek, sempozyumun ana konusun ‘değerler’ olduğunu, artık küresel sorunların standart ekonomik modellerle çözülemediğini söyledi. Maliye Bakanı Şimşek, göç, yoksulluk ve çeşitli küresel sorunların çözümünde değerleri ön plana çıkarmanın gerekliliğine vurgu yaparak, "Sempozyumun başkanı, 'dünyada insanların çoğuna okuma yazmayı öğrettik. Bir de şefkatli olmayı öğretebilirsek o zaman belki sorunların üstesinden gelebiliriz’ dedi. O nedenle bu kongreyi anlamlı buluyorum" diye konuştu.

İslami değerlerin aynı zamanda insani değerler olduğuna dikkat çeken Bakan Şimşek, "Küresel finansal krizin üzerinden 7 yıl geçti. Artçı şokları devam ediyor. Küresel finans krizi neden bu kadar yıkıcı oldu? Dünyanın karşılaştığı en büyük finans krizi. Daha sonra reel bir ekonomik krize dönüştü. Bu krizin ana motoru hırstı, açgözlülüktü. Yani kar maksimizasyonu, hiçbir değerin olmadığı bir düzenin karşı karşıya kaldığı kaçınılmaz bir sorun gibi görülebilir. Burada bizim değerlerimizde, İslam'da da helal rızık edinmesi, kazanılması ve doğru bir şekilde harcaması esastır. Herhangi bir engel yoktur. Bunu klasik modellerde olduğu insanların sadece ekonomik mahlukat olarak görülmesi bence bir sorundur. İnsanlar sadece ekonomik mahlukat değildir, olmamalılar. Modelin tabiatında bir sıkıntı var. Gelecek nesillere nasıl bir dünya bırakacağız? Değerler hususunu ön plana çıkartamazsak, sadece fiziki büyümeyi, refah artışını o çerçevede gören bir anlayışla ancak kötü bir gezegen bırakabiliriz. Bundan sonraki dönemde ortak değerleri yani bir anlamda İslami değerleri ön plana çıkaramazsak sürdürülebilirlik konusu zor başarılacak bir konudur" diye konuştu.

Ulus devletlerin ortak sorunlara kendi menfaatlerini gözeterek, kendi penceresinden baktıkları için çözüm üretemediğini aktaran Şimşek, İslami değerlerin önemine vurgu yaptı.

"SURİYELİLERE KUCAĞIMIZI AÇMAMIZ İNSANİ BİR VAZİFEDİR"

İslam toplumlarında İslami değerlerin çok iyi yaşatıldığını ve öğretildiğini söylemenin çok zor olduğunu ifade eden Bakan Şimşek, "Gaziantep'te seçim çalışması yaparken kenar mahallede bir genç bana, 'Suriyelileri gönderin, bunlar bizim için büyük sorun. İş bulamıyorum, onlar daha ucuza çalışıyor, kiralar arttı. Bundan dolayı ben size oy vermeyeceğim. Bunları gönderin' şeklinde yaklaşımı oldu. Bu kardeşimiz, Müslüman bir kardeşimiz. Hatta Kürt bir kardeşimiz. Dedim ki, 'Bizim Suriyelilere kucağımızı açmamız bırakın inançları, etnik kökenleri, insani bir vazifedir'. Bu insanlar büyük oranda çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşuyor. Bu insanlar bizim kardeşimiz. 100 yıl önce bu coğrafyada Batı büyük bir oyun sahneledi. O günkü Osmanlı toprakları bir takım suni çizgilerle parçalandı. Şimdi 100 yıl sonra aynı oyunun yeni sahneleri oynanıyor. Bu defa daha ufak parçalara ayıran kanlı bir süreç" dedi.

Avrupa'nın bugün ekonomik birlik değil, tamamen bir Avrupa imparatorluğu çerçevesinde siyasi birliğe doğru gittiğini söyleyen Şimşek, "Sınırlar kalkıyor. Bu coğrafyada neden etnik ve mezhep farklılıkları nedeniyle bu kadar kan, gözyaşı, zulüm var? Bu konuları önemsememiz lazım" diye konuştu. Suriye'den gelenlerin bir kısmının Kobani'den geldiğini belirten Bakan Şimşek, "Türkiye üç gün içinde DAEŞ zulmünden kaçan 197 bin Kürt kardeşimize kapısını açmıştır. Türkiye, Suriye ve Irak'tan gelenlere etnik ve inanç esaslı olarak bakmamıştır. Arabı, Yezidiyi, Kürdü ve Süryani'sini de hepsini kucaklamıştır. Bizim bakış açımız, insani bir bakış açısıdır. Bugün kamplarda yaşayan 300 bin civarındaki kardeşimiz için harcadığımız yaklaşık 8 milyar doları çok fazla görenler olabilir. Ama insani değerler ön planda olsa, bu asla tartışma konusu olmaz, siyasi istismar konusu olmazdı" diye konuştu.

Bugünkü toplumun para ve zevk esareti içinde olduğunu, bunun da mutluluk getirmediğini ifade eden Bakan Şimşek, "Standart düşünme tarzından ve makro ekonomik modellerden biraz öteye İslami ve insani değerleri ortaya katmamız lazım. Şefkat olmadan mülteci sorunu çözülebilir mi? Avrupa kapılarındaki sahneleri görüyorsunuz. Oysa ki; Türkiye onların on katı kadar mülteciyi misafir etmekte ve bunu ekonomik sorun olarak görmemektedir" diye konuştu.

"GELENEKSEL BANKACILIK SİSTEMİ CİDDİ SIKINTIYLA KARŞI KARŞIYA"

İslami esaslara göre ticaret yapan müesseselerin küresel ekonomi içinde küçük bir paya sahip olduğunu, İslami bankaların önümüzdeki dönemde küresel ekonomi içindeki payının artacağını düşündüğünü aktaran Şimşek, "Bunlar, 2 trilyon dolarlık büyüklüğe sahipler. Geleneksel bankacılık sistemi ciddi sıkıntıyla karşı karşıya. Küresel finans krizinde bunu gördük. Türkiye'de, katılım bankalarının yani İslami finans kuruşlarının payı hala yüzde 5 civarında ama bundan on yıl önce 2.4 civarındaydı. Muhtemelen 2023 itibarıyla bu sektörün payı yüzde 20'leri bulur. Bu da bence önemli bir alternatif. Küresel ekonominin parçasıyız. Finans ve sermaye piyasalarımızı daha da derinleştireceğiz. İstanbul'u yakın dönemde finansal gelişmişlik açısından, hem bölgesel hem de küresel anlamda ilk 20-25'lerde konumlandırmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

"KONGRE YAPILIŞ BİÇİMİ İLE SONUÇ ODAKLI"

NEÜ Rektörü Muzaffer Şeker ise günümüz meseleleri içerisinde İslam Ticaret Hukuku başlığının bir çok konuyu kapsadığını belirterek, "Farklı bir formata sahip bu bilimsel çalıştay, müzakereci katılımı ve kendi içerisinde daha önceden hazırlanmış bildiriler üzerinden yürütülen müzakere ağırlıklı toplantıların tartışılmasıyla ortaya çıkacak olan sonuç bildirgesi genelde bizim üniversiteler olarak çok uyguladığımız bir yöntem değil. Bu anlamda bu formatıyla başarılı olacağını inandığım bu toplantıyı hazırlayan bilim insanlarına meslektaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Bu idare uygun bir sonuç bildirgesiyle toplumun huzuruna çıkmamızın önemli olduğunu çünkü dünyadaki bu krizlerin çözümünün birçok ülkede ve İslam finans sistemine geçişte ve deneme yoluyla da olsa Amerika’da Avrupa’da özel işlemler yürütmek üzere ayrıcalıklı bir İslam finans mevzuatı oluşturulduğunu hepimiz takip ediyoruz" dedi.

KTO Karatay Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bayram Sade de, önemli sorunların olduğuna dikkat çekerek, "Ülkemiz, Konya'mız hızla ilerliyor. Ama bu ilerleme beraberinde bilgiye ve sorun çözümüne yönelik çalışmalara ihtiyaç gösteriyor. Bu anlamda bu kadar bilim insanının bu işe emek harcamasının Konya'mıza, ülkemize, İslam alemine katacağı önemli sonuçlar ortaya çıkacaktır. Kongrenin yapılış biçimi gerçekten sonuç odaklı. Bu yüzden düzenleyen emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" diye konuştu.

"İSLAM ÜLKELERİ ELLERİNDEKİ POTANSİYELİ YETERİNCE DEĞERLENDİREMİYOR"

KTO Başkanı Selçuk Öztürk de, İslam ülkelerinin ellerindeki potansiyeli yeterince değerlendiremediğini belirterek, "Allah’ın sunduğu zenginliklerden yeterince yararlanamamaktadır. En zengin ve en fakir İslam ülkesi arasında gelir seviyesi olarak tam 220 kat fark bulunmaktadır. 21 İslam ülkesi ise en az gelişmiş ülkeler arasında yer almaktadır. İslam ülkeleri ABD ve Avrupa yerine kendi aralarında ticaretlerini artırırlarsa birçok İslam ülkesi şu an yaşadığı ekonomik sıkıntılarından kurtulacaktır. İslam ülkelerinin birbirleri ile ticaretini yetersiz görmekteyiz. Ayrıca dünya konjonktüründeki değişen ticari ilişkileri değerlendirdiğimizde Müslüman ülkelerin birbirleriyle ticari işbirliklerini artırması bir zorunluluktur. Umut ediyorum ki; bir araya geldiğimiz böylesine toplantılar İslam dünyasının ticari işbirlikleri için de zemin oluşturur. Bugün sadece burada tüm İslam Dünyası için son derece önemli olan İslam Ticaret Hukuku kongresini gerçekleştirmiyoruz, Türkiye’nin merkez şehri olma yolunda hızla ilerleyen Konya’nın İslam dünyasının finans merkezi olması misyonu için de tarihi bir adımı hep beraber atıyoruz" dedi.

Konuşmaların ardından program açılış konferansıyla devam etti. Konferansta Prof. Dr. Hayreddin Karaman, "Ticaret ve Faiz" konulu bir sunum gerçekleştirdi. 15-18 Ekim tarihleri arasında devam edecek olan sempozyumda toplamda 6 oturum gerçekleştirilecek.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.