Trump'ın açıklaması bizi de Kudüs'ü de bağlamaz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "(ABD Başkanı Trump'ın Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıması) ABD, Kudüs kararıyla dökülen kana ortak olmuştur. Biz bu kararı tanımıyoruz, tanımayacağız. Trump'ın açıklaması bizi bağlamaz, Kudüs'ü de bağlamaz." dedi.

Trump'ın açıklaması bizi de Kudüs'ü de bağlamaz
Yayınlanma:

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da AK Parti İnsan Hakları Başkanlığınca düzenlenen "Dünya İnsan Hakları Günü" etkinliğine katıldı.

Konuşmasına, vefat eden AK Parti kurucu üyelerinden İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar’a rahmet dileyerek başlayan Erdoğan, "Sayın Çağlar, hayatı tam bir başarı hikayesi olan, iş dünyasında yükselirken insani ve vicdani vazifelerini de asla ihmal etmeyen örnek bir arkadaşımızdı. Kendisi ticaretin, siyasetin, sivil toplum faaliyetlerinin, hayatın içinde bizlerle beraber bu mücadeleyi sürdürebileceğinin ete kemiğe bürünmüş bir örneği olarak bu yolculukta devam etti. Ülkemizin en eski ve büyük ticaret odasında uzun yıllardır çeşitli kademelerde üstlendiği sorumlulukları başarıyla yerine getiren Sayın Çağlar’dan beklediğimiz çok hizmetler vardı." diye konuştu.

Çağlar’a Allah’tan rahmet, ailesine ve iş dünyasına, tüm sevenlerine ve millete başsağlığı dileyen Erdoğan, Çağlar’ın cenazesinin, yarın ikindi namazına müteakip Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camisi'nde kılınacak cenaze namazının ardından Sahra-ı Cedid Mezarlığındaki aile kabristanına defnedileceğini, cenaze törenine katılmaya gayret edeceğini aktardı.

"Bizimle beraber olanlar kazanacaktır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılı üçüncü çeyrek büyüme oranının yüzde 11,1 olarak açıklandığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Bu oranla Türkiye, üçüncü çeyrekte dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olmuştur. Bu yıl birinci çeyrekte revize edilmiş haliyle yüzde 5,3 ve ikinci çeyrekte yüzde 5,4 büyüyen Türkiye, böylece üçüncü çeyrekte neredeyse ikinci yarının tamamına denk bir büyüme oranına ulaştı. İnşallah yılın tamamında da en az yüzde 7 civarında bir büyüme oranı elde etmeyi hedefliyoruz. Büyümede yatırımcıların ciddi katkısı olması, elde edilen başarının kalıcılığına işaret ediyor. Bu rakamlarla, ülkemizi zayıf göstermek için var güçleriyle çalışan iç ve dış fesat odaklarına en güzel cevabı verdiğimize inanıyorum. Türkiye kendisine güvenen, inanan, yatırım yapan hiç kimseyi sukutuhayale uğratmamıştır, uğratmayacaktır. Bizimle beraber olanlar kazanacak, bizim karşımızda yer alanlar ise kaybedecektir."

"Filistinli kardeşlerimize selamlarımızı iletiyorum"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nün, dünyanın pek çok yerinde ve özellikle Kudüs’te insan haklarının ayaklar altına alındığı dönemde anıldığına dikkati çekerek, "Yaşadıkları topraklarda tüm hakları ellerinden alınan, her gün baskıyla, zulümle, tacizle kendilerine adeta dünyanın zindan edildiği Filistinli kardeşlerimize buradan selamlarımızı iletiyorum." dedi.

Katılımcıların "Kudüs bizimdir bizim kalacak" sloganlarını dinleyen Erdoğan, "Atalarımız ‘Zulümle abad olanın ahiri berbad olur’ diyor. Kudüs’te sergilenen vandallığın, zulmün, hoyratlığın ilelebet devam etmesi mümkün değildir. O Kudüs ki her taşında, toprağının her zerresinde ayrı bir hikayeyi barındırır. O Kudüs ki uğruna her şeyini feda etmeye hazır kimlere yar olmamıştır. Bugün kendilerini Kudüs’ün sahibi sananlar yarın arkasına saklanacak ağaç dahi bulamayacaklarını bilmelidirler." ifadesini kullandı.

"Biz bu kararı tanımıyoruz, tanımayacağız"

Erdoğan, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Filistin ve özellikle de Kudüs'ün büyük acılara maruz kaldığını, yüreklerden hep feryatların yükseldiğini belirtti.

Mavi göklere giden güvercinlerin hep tertemiz döneceğini ifade eden Erdoğan, "Kudüs'ü Müslümanlara ve diğer dinlerin mensuplarına zindan edenler, ellerine bulaşan kanı asla temizleyemeyeceklerdir." ifadesini kullandı.

Erdoğan, ABD'nin Kudüs kararı ile dökülen kana ortak olduğunu belirterek, "Biz bu kararı asla tanımıyoruz, tanımayacağız. Başkan Trump'ın bu açıklaması bizi bağlamaz. Kudüs'ü de İslam dünyasını da bağlamaz. Sen çalarsın, sen oynarsın. Olay bu." diye konuştu.

"Filistin şöyle noktacıklar halinde"

"Bu ülkeler BM kararlarına sahip çıkmış olsaydı bölgede on yıllardır süren acı, haksızlık, zulüm ve katliamların önüne geçilebilirdi." diyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"1947 yılında Filistin'de neredeyse İsrail diye bir yer yok idi ama ondan sonra başladı ve Filistin lime lime bölünerek Birleşmiş Milletler'in 67 kararı da buna dahil öyle bir noktaya gelindi ki şu anda Filistin şöyle noktacıklar halinde ve genelini tamamıyla İsrail'e vermiş durumdalar. Bunu kim yaptı? Batı. Şimdi de 1980 yılı 478 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararını o zamanlar Amerika çekimser bir havada, İsrail, bunun dışında bir ülke tanımadığı halde bunlar işte o günden bugüne 'Biz yaptık oldu' mantığıyla buraya geldiler. ABD'nin Kudüs kararına karşı ortaya konan tepkilerin Batı ülkelerinin bu tutarsız İsrail politikasında bir kırılma noktası teşkil etmesini temenni ediyorum."

Erdoğan, Türkiye olarak bu konudaki tepkilerini ve hayata geçirecekleri politikaları hem kendi adlarına hem de zirve dönem başkanı oldukları İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) çatısı altından dile getireceklerini, zirvenin bu bakımdan bir dönüm noktası teşkil edeceğine inandığını aktardı.

"Filistin ve Kudüs konusunda herkese notunu vereceğiz"

Dünyada samimi olarak insan hakları savunucusu ve barış yanlısı olan herkes için Filistin ve Kudüs meselesinin bir turnusol kağıdı olduğunu anlatan Erdoğan, "Bu meselede mazlumun ve haklının yanında yer almayan hiç kimsenin ne insan hakları ne de bölgesel ve küresel barış konusunda söyleyecek hiçbir sözü olamaz. Filistin ve Kudüs konusundaki ifadeleri yakından takip edecek, ona göre de herkese notunu vereceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

"Bizim herkese kapımız da kalbimiz de açıktır"

Anadolu'nun bir göçmenler diyarı olduğunu, asırlar boyunca doğudan, batıdan, kuzeyden, güneyden her istikametten bu coğrafyaya akın akın insanlar geldiğini anımsatan Erdoğan, başı dara düşen herkesin inancına, kökenine, meşrebine bakılmaksızın bu topraklarda kendine yer bulduğunu, gelecek kurma imkanı elde ettiğini söyledi.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün her kim Suriye'den, Irak'tan, Kuzey Afrika'dan veya bir başka bölgeden gelenlere kem gözle bakıyorsa geçmişinden, tarihinden bihaber demektir. Bu kişilerin birkaç kuşak gerisine gidersek onlarda da bir muhacirlik bulacağımızdan ben eminim. 

Kimsenin mazlumları, mağdurları niçin ülkemizde barındırdığımızı sorgulamaya hakkı yoktur. Bu ülkeye, bu millete ihanet içerisinde girmemiş olması şartıyla bizim herkese kapımız da kalbimiz de açıktır, açık olmaya devam edecek."

"Asıl üzülmemiz gereken, yüreğimizi parçalamız gereken buraya gelenler değil bu yolculuk sırasında hayatlarını kaybedenler olmalıdır." diyen Erdoğan, Aylan bebeğin kıyılara vuran minik bedeninin, aile fertlerinin tamamını kaybettikleri için el ele tutuşarak askerlere sığınanların asla unutulmayacağını kaydetti.

"Güçsüzün haklı da olsa çaresizlik içinde kıvrandığı bir dönemden geçiyoruz"

Ülkesinde en iyi eğitimi alıp, en prestijli işlerde çalışırken bir anda her şeyini kaybedip hayata sıfırdan başlamak zorunda kalan kariyer sahiplerinin de asla unutulmayacağını dile getiren Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Eğer dünyada mültecilere sahip çıkma konusunda bir ödül verilecekse, bunu en fazla hak eden ülke Türkiye'dir. Bize böyle bir ödülün asla verilmeyeceğini gayet iyi biliyoruz. Çünkü dünyada her konu gibi insan hakları meselesi de tamamen politik konumla ilgilidir. Hatta her gün Filistinlileri katleden İsrail'e veya halkına zulmeden bir başka terör devletine böyle bir ödülün verilmesi bizi asla şaşırtmaz. Bunlar YPG'ye, PYD'ye ödül verecek kadar ödülsüzlükten nasibini almışlardır. Bunlar bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle yok etmek gafletine girecek kadar barıştan uzak tiplerdir.

Bu durum sadece onların insan haklarına hizmet edecek işler yaptıklarına değil politik olarak doğru ittifakların içinde ne denli yer aldıklarını da işaret eder. Çünkü haksız da olsa güçlünün üstün olduğu güçsüzün ise haklı da olsa çaresizlik içinde kıvrandığı bir dönemden geçiyoruz. Bazusu ne kadar güçlü olursa olsun, istediği kadar silahları olanlar olsun, istediği kadar nükleer başlığı olanlar olsun, güçlü olan onlar değil, güçlü olan haklı olandır. Bu düzeni kabul etmiyoruz bunun için de 'Dünya beşten büyüktür.' diyerek itirazımızı tüm dünyada dile getiriyoruz."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.