Erzurum Nerededir? Erzurum'da Nereler Gezilmelidir?

Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden biri olan Erzurum nerededir, Erzurum'da ne yenir, Erzurum'da nereler gezilmelidir, Erzurum'un sembolü nedir hakkında bilgiler hepsi bu yazımızda.

Erzurum Nerededir? Erzurum'da Nereler Gezilmelidir?
Yayınlanma:
Güncelleme:

ERZURUM NEREDE, HANGİ BÖLGEDE?

Erzurum, Dolu Anadolu Bölesinde yer almaktadır. Aşkale, Aziziye, Çat, Hınıs, Horosan, İspir, Karaçoban, Karayazı, Köprüköy, Norman, Oltu, Olur, Palandöken, Pasinler, Pazaryolu, Şenkaya, Tekman, Turtum, Uzundere ve Yakutiye olmak üzere toplamda 20 ilçesi bulunmaktadır. Kuzeyinde Rize ve Artvin, Kuzeydoğusunda Ardahan, Batısında Bayburt ve Erzincan, Doğusunda Kars ve Ağrı, Güneyinde Bingöl ve Muş bulunmaktadır.

ERZURUM ADINI NEREDEN ALMIŞTIR?

Bugünkü Erzurum kalesinin ve şehrinin kurulmasından önce, aynı yerde küçük bir yerleşim yeri bulunduğu, ancak Roma İmparatoru Theodosius’un ismini taşıyan kalenin yapılmasından sonra buranın şehir görkemine kavuştuğu rivayet edilmektedir. Bugün ki Erzurum şehrinin bulunduğu yerde, Roma İmparatorluğu tarafından bir kale inşa edilmiş. Başlangıçta askeri bir merkez olan Theodosiopolis, zamanda sivillerin de yaşadığı önemli bir şehir ve ticaret merkezi olmuştur. Arap hakimiyeti döneminde, Bizanslıların kullandıkları "Theodosiopolis" isminin yerini "Kâlikâlâ" almıştır. Bugünkü “Erzurum” adına gelince, Erzen’in (Karaz) Selçuklular tarafından 1048 yılında tahrip edilmesiyle, buradan kaçan halkın Theodosiopolis'e sığınmalarından sonra, bu şehre "Erzen" denilmeye başlanmıştır. Türk hâkimiyetinin ilk zamanlarında, Meyyafarikin ile Siirt arasındaki Erzen'den ayırmak amacıyla, bu ismin sonuna Anadolu'ya ait olduğunu belirten "Rum" kelimesi ilave edilmiş ve "Erzenü'r-Rum" ismi ortaya çıkmıştır. Bu isim “Arzanu'r-Rum” ve “Arzırum” gibi değişikliklerden sonra “Erzurum” şeklini almıştır.

ERZURUM’UN SEMBOLÜ NEDİR?

13. yüzyıl Selçuklu İmparatorluğunun eseri olan Çifte Minareli Medrese Erzurum'un sembolü haline gelmiş bir eseridir. Açık avlulu medreseler grubunun en önemli örneğidir.

ERZURUM’DA NE YENİR?

  • Ayran Aşı
  • Kesme Aşı
  • Herle Aşı
  • Su Böreği
  • Tandır Ketesi
  • Sini Ketesi
  • Tatar Böreği
  • Hıngel
  • Çiriş Pancarı
  • Cortutu Pancarı
  • Şalgam Çırtması
  • Borani
  • Çaşır Kavurması
  • Çeç Pancarı
  • Haşıllar
  • Kadayıf Dolması
  • Hasıta
  • Keysefe
  • Pestil Çullaması
  • Dut Çullaması
  • Kelecoş
  • Lalanga
  • Şile

ERZURUM’DA NERELER GEZİLMELİDİR?

ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE

Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat'ın kızı Hundi Hatun veya İlhanlı Hanedanları'ndan Padişah Hatun emriyle 13. Yüzyılda yapıldığı bilinmektedir. Medreseye aynı zamanda Hatuniye Medresesi de denilmektedir. Medrese iki katlı, dört eyvanlı ve açık avlulu medreseler grubunun en önemli örneğidir. Avlusu, dört yönden revaklarla çevrilidir. Avlunun her iki tarafında öğrenci ve öğretmen odaları sıralanmaktadır. Medresenin zemin katında on dokuz, birinci katında ise on sekiz odası bulunmaktadır. Girişin batısındaki kare mekân, mescid olarak kullanılmıştır. Güneyde ana eyvanla birleşen, altında mumya bulunan kümbet, Anadolu'da çağdaşları arasındaki en büyük türbe olma özelliğine sahiptir. Gövdesi on iki köşeli olan kümbet dıştan külah, içten kubbe ile örtülüdür. Taç kapının iki yanında yükselen sırlı tuğla ve tuğla ile örülü, motiflerle bezeli minarelerin boyu 26 metredir. Minarelerde turkuaz rengiyle dikkat çeken panonun içinde Arapça "Allah" yazmaktadır. Harap halde iken Osmanlı padişahlarından 4. Murad tarafından tamir ettirilen ve bir süre "tophane" olarak kullanılan medrese, 1942-1967 yılları arasında Erzurum Müzesi, günümüzde ise hem müze hem de resim sergi salonu olarak hizmet vermektedir.

TORTUM ŞELALESİ

Dünyanın en büyük şelalelerinden biri olan Tortum Şelalesi, Tortum Gölü’nün Tev Vadisi’ndeki heyelan kütlesini aşarak dökülmesiyle oluşmuştur. 21 metre genişlik ve 48 metre yüksekliğe sahiptir. Şelalenin ve çevresinin deniz seviyesinden yüksekliği yaklaşık 1000 metredir. 1700'lü yıllarda Kemerlidağ'dan ayrılan büyük heyelan kütlesinin Tortum Çay'ının aktığı Tev Vadisini kapatmasıyla oluşan Tortum Şelalesinin sularının düştüğü yerde dev bir kazan oluşturmuştur. Şelale, özellikle mayıs ve haziran aylarında bütün görkemiyle kendini gösterirken hazirandan sonra su miktarında azalma olmaktadır. Günümüzde su sporlarının yapılabileceği doğal bir ortam oluşmuştur.

ÜÇ KÜMBETLER

Anadolu’da bulunan anıt mezarların en güzel örnekleri arasında yer alan Üç Kümbetler, Üç kümbetten en büyüğünün Emir Saltuk’a ait olduğu ve 12'inci yüzyılın sonlarında yapıldığı sanılmaktadır. Diğer kümbetlerin kime ait oldukları bilinmezken bunlarında 14'üncü yüzyılda inşa edildikleri tahmin edilmektedir.

YAKUTİYE MEDRESESİ TÜRK İSLAM ESERLERİ VE ETNOGRAFYA MÜZESİ

İlhanlı hükümdarı Sultan Olcayto döneminde Gazan Han ve Bolugan Hatun adına, Hoca Yakut Gazani tarafından 1310 yılında yaptırılan Yakutiye Medresesi, Anadolu'daki kapalı avlulu medreselerin en büyüğüdür. Yapının taç kapısı cepheden dışa taşmaktadır. Dört eyvanlı iç mekânda bulunan dikdörtgen avlunun orta bölümü mukarnaslı bir kubbe ile diğer kısımları ise sivri kemerli beşik tonozlarla örtülüdür. Taç kapının yan yüzlerinde, silme kemerle çevrili nişler içinde pars ve kartal motifleri dikkat çekmektedir. Ajurlu bir küreden çıkan hurma yaprakları, iki pars ve kartal figürlerinden oluşan hayat ağacı Orta Asya Türkleri'nin önemli simgelerini bir araya getirmektedir. Basık kemerli ve oymalı olan taç kapının her tarafını kaplayan bezemeler, muhteşem bir görüntü oluşturmaktadır. Yakutiye Medresesi'nin doğu duvarına bitişik inşa edilen kümbet, tuğladan yapılmıştır. Üzerinde üç penceresi bulunan yapı, külah ile örtülüdür. Avlunun sağ ve solunda karşılıklı beşik tonozlu altışar oda sıralanmıştır. Bunlardan sağ köşedeki odadan aynı zamanda minareye çıkılmaktadır. Güneydeki tonozun üzerinde ise bu medreseye vakfedilmiş altı köyün ismini içeren vakfiye, mermer üzerine sülüs yazı ile asılmıştır, iç içe geçmiş geometrik motifler ve çinilerle bezeli minare, kabartma kordonlarla hareketli bir görünüm kazanmıştır. Köşelerde yer alan kalın gövdeli minarelerden biri çok önceden yıkılmış veya hiç yapılmamıştır. Bu minarenin kaidesi konik bir külahla kapatılmıştır. Öğrenci ve hocaların odaları sınıf ve derecelerine göre belirlenmiştir. Bu nedenle her odanın girişinde farklı bir işleme dikkat çekmektedir. 1995 yılında restore edilen medrese, günümüzde Türk İslâm Eserleri ve Etnografya Müzesi olarak kullanılmaktadır.

ERZURUM KALESİ

Geçmişi yaklaşık 2 bin 500 yıl öncesine dayanan Erzurum Kalesi, bölgeye hâkim olan Urartular'dan kaldğı tahmin edilmektedir. Bugün varlığını koruyan iç kalenin ilk halini ise 415 yılında Bizans İmparatoru Theodosius inşa ettirmiştir. Çeşitli dönemlerde onarım geçiren kale, son olarak 16'ncı yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman ve 19'ncu yüzyılda II. Mahmut tarafından iki defa onarılan kalenin biri şehrin güvenliğini sağlayan muhafız askerlerin bulunduğu iç kale, diğeri de halkın ikamet ettiği cadde, sokak ve mahalleleri içine alan dış kaleden oluşmaktadır. İç kalenin avlusunda tuğladan bir hamam ve oda halinde mekânlar yer almaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde iç kalenin kuzey duvarı bitişiğinde İç Kale Mescidi yapılmıştır. Kırklar Türbesi, Ebu İshak-ı Kâzerûnî Türbesi ve Ali Ağa Çeşmesi de bu yapılara eklenmiştir. Günümüzde dış kalenin surları büyük ölçüde yıkılmış olup yalnızca dört yöne açılan kapıların isimleri bilinmektedir. Bunlar, Tebriz Kapısı, Erzincan Kapısı, Gürcü Kapısı ile sonradan açılan İstanbul Kapısı ve Yeni Kapı'dır.

NARMAN PERİ BACALARI

Narman Peri Bacaları “Kırmızı Periler Diyarı” olarak da adlandırılmaktadır. Narman Peribacaları günümüzden yaklaşık olarak 2,5-3 milyon yıl önce akarsuların bir çökelme havzasına taşıdığı malzemelerin zamanla aşınması sonucunda oluşmuştur Kırmızı Peribacalarının bu rengi almasının nedeni ise tortullardaki kırmızı renk demirin Fe2O3 şeklinde oksitlenmesidir. Bu jeolojik oluşumlar Doğu Anadolu Bölgesi'nde sadece bu yörede görülmektedir. Narman Peribacalarını koruma altına alarak ülke turizmine kazandırmak için yaz aylarında çeşitli şenlikler düzenlenirken, yerli ve yabancı turistlerin bölgeye ilgisi her geçen dönem artış göstermektedir.

ERZURUM ULU CAMİ

Saltuklular'ın "Atabey" isminden dolayı "Atabey Camisi" de denmektedir. Sultan 4. Murat zamanında yiyecek deposu olarak kullanılan cami, değişik tarihlerde beş kez onarılmıştır. Erzurum Valisi Hüseyin Paşa 1639'da, Ali Efendi, 1826'da camiyi onarmış, bunu 1858 ve 1860 yılında yapılan onarımlar 1179 Yılında Saltuklu Emiri Nasreddin Aslan Mehmet bey tarafından yaptırılan Erzurum Ulu Cami’ye izlemiştir. Cami, son olarak, 1957- 1964 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır.

ERZURUM TABYALAR

Erzurum'da yapılan ilk tabyaların tarihi 18'inci yüzyıldaki Osmanlı-İran savaşına kadar uzanır. Ancak en büyük tabyalar 19'uncu yüzyılın başından itibaren, Ruslar'ın Doğu Anadolu'ya yaptıkları baskın ve istilalardan şehri korumak amacıyla inşa edilmiştir. İçlerinde karargah binaları, askeri barınaklar, eğitim sahaları, yemekhaneler, sarnıçlar, pusu odaları yer alan bu tabyalar; bazen tek, bazen de bir kaç büyük yapının birleşiminden meydana gelir. Büyüklükleri ve konumları değişen tabyaların en önemlileri şehrin hemen doğusunda bulunan Mecidiye ve Aziziye tabyalarıdır.

RÜSTEM PAŞA KERVANSARAYI

Rüstem Paşa Kervansarayı, Kanuni Sultan Süleyman’ın sadrazamı Rüstem Paşa tarafından 1561 yılında yaptırılmıştır. Yapı, Osmanlı kervansaray mimarisinin şaheser örneklerinden biridir. Burası yolcuların gece ve gündüz her çeşit ihtiyaçlarının karşılandığı yerdir. Rüstem Paşa Kervansarayı'nda imarethane, mescit, dinlenme yeri, bezirgân dükkânları, deve, eşek, öküz, manda ve atların bağlandığı bölümler yapılmıştır. Bunların bir kısmı günümüze ulaşamamıştır.

İSPİR YEDİGÖLLER

İspir Yedigöller Türkiye'nin bakir coğrafyalarından Ovit Dağı'nın güney yamaçları, volkanik gölleriyle mutlaka keşfedilmesi gereken bir bölgedir. Burada dağların yüksekliği zaman zaman 4 bin metreyi bulurken, küçüklü büyüklü tepeler arasında turkuaz renkli volkanik göller yer almaktadır. Dağcıların gözde mekanı olan Yedigöller'e gelmek için en iyi zaman, haziran ayının on beşinden sonrası ve ağustos ayının sonlarıdır.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.