Niye 10-20 değil de 40 yıl hatırı var? İşte yanıtı!

Neden Türk kahvesinin 10 yıl değil? ,20 yıl değil? veya 30 yıl değil de 40 yıllık hatırı var? Günlük sohbetlerin arasında sıklıkla kullandığımız atasözlerinin nereden geldiğini hiç merak etmiş miydiniz?

Niye 10-20 değil de 40 yıl hatırı var? İşte yanıtı!
Yayınlanma:

Neden Türk kahvesinin 10 yıl değil? ,20 yıl değil? veya 30 yıl değil de 40 yıllık hatırı var? Günlük sohbetlerin arasında sıklıkla kullandığımız atasözlerinin nereden geldiğini hiç merak etmiş miydiniz?

Türk toplumu için atasözleri ve deyimler toplumun ayrılmaz iki parçasıdır. "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır" bu atasözlerinden birisidir. Geçmişten günümüze gelen bu sözlerin altında yatan hikâyelerde bir o kadar etkileyicidir. Peki, Türk Dil Kurumunca (TDK) "Bir Fincan Kahvenin Kırk Yıl Hatırı Vardır" sözünün anlamı nedir? veya "Bir Fincan Kahvenin Kırk Yıl Hatırı Vardır" Hikayesi Nerede Yaşanmıştır?İşte bu sorularının cevapları ve detaylarıyla haberimizde..

TÜRK DİL KURUMUNCA (TDK) "BİR FİNCAN KAHVENİN KIRK YIL HATIRI VARDIR" SÖZÜNÜN ANLAMI NEDİR?

Cümle yapısı gereği içeriğinde birçok mana taşıyabilen atasözleri hakkında ilk danışabileceğimiz durak büyükler olmaktadır. Nesillerden nesillere, geçmişten günümüze, büyüklerin yaşamış olduğu deneyimlerin oluşturulan atasözleri kültürümüzün temel taşlarından birini oluşturmaktadır. Türk Dil Kurumunun resmi sitesinde ise "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır" atasözünün "Çok küçük bir iyilik dahi olsa, zaman içerisinde asla unutulmaz" anlamını taşımaktadır

"BİR FİNCAN KAHVENİN KIRK YIL HATIRI VARDIR" HİKAYESİ NEREDE YAŞANMIŞTIR?

Kültürel hazinelerimiz olan atasözleri ve deyimlerden "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır" cümlesinin manasını anlamak için geçmişe gitmemiz gerekmektedir. Hikâyenin başlangıç noktası bizleri Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul, Üsküdar, Yemiş iskelesine götürmektedir. İskele civarında dükkânı bulunan işletme sahibiyle, Rum kaptan arasında geçen hikâye şu şekilde başlamaktadır.

40 sene önce kahve dükkânına giren bir yeniçeri, içeriyi gözüyle inceledikten sonra Rum kaptanını görür. Hoş olmayan tavırlar sergileyen yeniçeri, Rum kaptanı dışında, kahvehanede bulunan herkese kahve ısmarlatır. Kahveci ise kaba tavrından dolayı yeniçeriyi görmezden gelir ve içeridekilere kahveleri ikram eder. Daha sonra dükkân sahibi, iki kahve daha yapar ve Rum kaptanın yanına oturur. Bu duruma öfkelenen yeniçeriyle kahveci arasında kısa bir sözlü kavga başlar. Daha sonra kahveci hiç bir şey olmamış gibi Rum kaptanla muhabbetine devam eder.

Bu olay üzerinden tam 40 sene geçtikten sonra Sisam Adası'nda, Rum isyanı patlak verir ve birçok esir pazarlarda satılır. Üsküdarlı kahveci de esirler arasına düşenlerdendir. Ölümü bekleyen kahveciyi, bir Rum satın alınır. Başına geleceklerden habersiz bekleyen kahveci, kendisini satın alan kişinin yüzüne baktığı zaman şaşar kalır.40 sene önce kahve ısmarladığı Rum kaptan karşısında durmaktadır. Bu duruma anlam veremeyen kahveciye ise kaptan şu açıklamayı yapar"40 yıl önce bana kahve ikram ettin ve ben ne o kahveyi unuttum ne de seni" der. Bu olaydan sonra kaptan kahveciyi serbest bırakır..

HABER: ALİ İSMAİL TAŞCI

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.