Ali Sait Öğe

Ali Sait Öğe

İçimizi karartan haber bültenleri…

İçimizi karartan haber bültenleri…

Artık haber izlemekten bir gazeteci olarak gerçekten sıkılmaya başladım. Çünkü izlediğim her haber yüreğimi bir kez daha yakıyordu.

Türkiye'yi uçurumun kenarından döndüren, '15 Temmuz Darbe Kalkışımı' ve akabinde yaşanan olaylar… 

Neredeyse alıştığımız ve artık hiçbir şekilde dikkatimizi bile çekmeyen ama her gün gelen şehit haberleri…

Haber bültenlerinde veya gazete  sütunlarında bile birkaç satır ile yer almaya başlayan ama yaşandığı her yuvaya ateş düşüren şehit haberleri…

Sahi, şehit haberleri dedikte fazla geriye gitmeyeceğim son iki üç yılında Türkiye kaç tane şehit verdi bileniniz var mı? Ha aklıma gelmişken sorayım dedim Başka bir niyetim yok yanlış anlamayın…

İçimizi karartan, yüreğimizi yakan haberler sadece bunlarla kalmıyor ki! Kadın cinayetleri, çocuğa, öğrenciye istismarlar…

Haber bültenleri, gazete sütunları artık her gün yeni bir acı haberin, başka bir sosyal çöküntünün duyurusunu yapıyordu.

Geçtiğimiz gün evde yine haber bültenlerini izlerken ekranlara yansıyan görüntü ve spikerin dudaklarından dökülenler evde herkesin dikkatini çekmişti.

Son yıllarda devlet himayesine yani çocuk yuvalarına bırakılan çocuk sayısında büyük oranda artış olduğunu söylüyordu haber bültenler…

Evet, bu gün sadece çocuk yuvasına terk edilen çocukların sayılarında yaşanan artışı anlatan haber bültenleri yarın ne yazık ki bu yurtlarda yaşayan çocukların nasıl istismar edildiklerini, anne-babalarından ev hayatından uzak nasıl bir hüzün içinde yaşadıklarını anlatacaktı.

Daha ilerleyen zamanlarda ise bu yurtlarda, aile hayatından, anne baba sevgisinden uzak yetişen çocukların 18 yaşını doldurduktan sonra mecburen çıkarılmak zorunda bırakıldıkları yurt hayatından sonra sokaklarda nasıl bir ruh hali içerisinde olduklarını, ister istemez karıştıkları olayları yazacaklar hatta bu durumdan dolayı kendilerini birde 'SUÇLU' ilan edecekti haber bültenleri.
 
Haber bültenlerinde  sadece çocuk yuvasına terk edilen çocuk sayıları yer alırken, yaşanan bir başka gerçek ise Huzurevleri ve Yaşlı Bakım Evleri sayısının da aynı oranda arttığı idi.

Eğer bir ülkede, yuvalara terk edilen çocuk sayısında her geçen yıl yüzlerce artış yaşanıyorsa, Çocuk Yuvaları binalarının sayısı her geçen yıl artıyorsa, Huzurevlerine terk edilen yaşlı sayısı artıyorsa, mevcut huzurevlerinin yetersiz kalması nedeniyle yeni yeni huzurevleri yapılıyorsa, bunlarda yetmeyip Özel Yaşlı Bakım Evleri'nin sayısı binleri buluyorsa oturup bir düşünmek lazım!
Gerçekten hepimiz başımızı ellerimizin arasına alıp düşünmemiz lazım, 'Biz nereye gidiyoruz' diye!
Sözüm ona modern yaşamın olmazsa olmazları diye tanımlanan 1+1 Stüdyo Dairelerin şehirlerde ne kadar arttığına bakalım, boşanma oranlarının ne kadar arttığına bakalım, terk edilen ana-baba-çocuk sayılarının ne kadar arttığına bakalım. Bakalım da kendimize bir çeki düzen verelim. Ya değilse içine düştüğümüz ve her geçen gün büyüyüp giden manevi boşlukta gün gelecek bizlerde kaybolup gideceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ali Sait Öğe Arşivi
SON YAZILAR