Mehmet Gündoğdu

Mehmet Gündoğdu

KONYA’NIN FÎ TARİHİ- 27

KONYA’NIN FÎ TARİHİ- 27

 

BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE KONYA BARANA GELENEĞİ

Barana; aslı Farsça olan barhana, barhane, berhane sözcüklerinin bozulmasıyla dilimize geçmiş bir sözcüktür. Sözcük anlamı; kafile, kullanışsız eski konak, büyük ev ve yük bırakılan yerdir.

Genellikle tenha yerlerde toplanmak, sıra ile toplanmak, belli kişilerle toplanmak gibi kuralları olduğundan dolayı; barana sözcüğünün mecazı anlam kazanarak bir deyim halini aldığı görülmektedir.

Bu anlamlardan çıkılarak; eğlenmek, konuşmak, birlikte olmak gibi toplumsal gereksinimlerden dolayı genellikle tenha ortamlarda bir araya toplanmış kişilerden oluşan topluluklara Konya’da barana denilir. Konya merkezinde genellikle barana denilmesine karşın yakın çevrede ve köylerde düzine, oturma, sıracı, keşik, düzmene, dizmece ve oturak da denilir.

Anadolu’nun öteki yerlerindeki sıra geceleri toplanmalarının karşılığı olan barana; merkezde, dağ ve ova köylerine göre değişiklikler gösterdiği gibi, toplanma amaçlarına göre ve barana içindekilerin toplum içindeki toplumsal konumlarına göre de çeşitlilikler göstermektedir.

AKŞAM SIRASI- AKŞAM MUHABBETİ

Aynı işi yapanlar, aynı yerde oturanlar, birbirine akraba olanlar ya da kafaları birbirlerine uyan arkadaş topluluğu belli günlerde sırayla toplanıp yerler, içerler, sohbet ederler. Bu toplanmalar; bir araya gelenlerin birbirlerini sıkça görüp bir arada olma, konuşarak, şakalaşarak ya da iskambil, okey, fincan, domino, dama, satranç gibi oyunlar oynama ve yiyip içerek hoşça zaman geçirme gibi nedenlerden oluşur. Bu oyunlar genellikle ziyafetine, tatlısına ya da başka bir şey üzerine oynanır ve yenilen taraf bunları karşılar. Eskiden kahvelerde bu türden iddialı oyunlarda yenilen taraf o an kahvede olanların hepsini sinemaya götürür ya da kahvedeki herkese adı anılır bir ziyafet düzenlerdi.

Seçkin kişilerin, sanatçıların, hocaların, öğretmenlerin baranaları, karşılıklı düşünce alışverişi olarak görülse de aslında birer konferansa benzer. Barana içinde bir yönetim düzeni olmadığından herkes eşittir. Herkes soru sorabilir, konuşabilir, herkes herkese saygı duyar.

KURU MUHABBET- TEL MUHABBETİ

Bu baranaların toplanma nedenleri içinde müzik ve sohbet vardır. Alkollü içki ve kadın olmadığından bu baranalara kuru muhabbet baranası denilir. Bu baranalar; Çalgı çalanlarla çalgıya, müziğe meraklı olanların bir araya geldikleri, belli kimselerden başkasının katılamadığı özel toplanmalardır. Bu baranalara konuk olarak katılmak özel bir ayrıcalık kabul edilir.

Barananın belli bir sırası varsa davetsiz toplanılır. Belli bir sıra yoksa en yakın ve ayakaltı yerde bulunandan başlanarak davet edilirler. Davet “falanın evinde tel muhabbeti yapılacak”, “falanın kirişini kaldıracağız” gibi sözlerle yapılır. Bu tür baranalarda bol çeşitli akşam yemeği ya da gece yenilen tandırda kuzu, arabaşı, pişmaniye, mangal ızgara gibi yemekler bulunabilir.

Akşam saatlerinde toplanan baranadakiler; önce hoş beş ederler, karınları doygunsa çay kahve içilir. Gece saat 12’den sonra; sazların tel barıştırma denilen akortları yapılıp, Konya peşrevi denilen sözsüz ezgiyle kuru muhabbet başlar. Konya peşrevi, Konya’nın Ermeni bir müzisyeni olan Çuhaciyan tarafından ezgilendiği için Çuhacı peşrevi olarak da bilinir. Peşrev bitince ara verilmeden sandıklı türküsüne geçilir ve geleneksel sıra bozulmadan aynı makam üstünden türkülere devam edilir. Geleneksel baranalarda her türkünün bir sırası vardır ve ara verilmeden bu türküler icra edilir. Belli bir sıradan sonra makam değişeceğinde ara verilip bir süre dinlenilir ve başka bir makamla devam edilir. Makam geçişleri ve dinlenme aralarında çay kahve içilebilir, çetnevir yenebilir.

Geleneksel barana sazı bağlamadır. A.Cenap Kendi’nin yazdığına göre; kanun, ud, cümbüş gibi çalgılar 2. Dünya savaşı sonrasında Konya baranalarına girmiş. Bugün yapılan kuru muhabbet baranalarında her çeşit çalgı bulunabiliyorsa da özellikle bağlama, divan sazı, ut, kanun ve kaşık bulunur. Bazı baranalarda keman ve ritim saz olarak dümbelek de bulunmaktadır. Genellikle bağlama ya da divan sazı, ut, kanun ve kaşıkla da daha yalın kuru muhabbet ortamları oluşturulabilmektedir.

Kuru muhabbet baranalarında Konya türküleri başta olmak üzere; klasik şarkılar, sanat müziği ya da günün yeni ezgileri de icra edilir. Başlangıçta oynak olan türkülerden sonra, sırası gelince uzun havalara, yanık türkülere de yer verilir. Eski ve geleneksel baranalara katılan halk ozanları deyişlerini, koşmalarını ve kendi türkülerini de icra ederlermiş.

Klasik baranalar şafak atımından (şafak sökümünden) sonra 40 hava geleneğine uyarak 40 türkü daha icra ederek, bağlantı türküsüyle kuşluk zamanı baranayı bitirirler. Günümüz baranalarında Sabahı haber veren horoz sesleri duyulduğunda bağlantı türküsü denilen Bir şarap içtim testiden türküsüyle kuru muhabbet son bulur. Geleneğe göre; bu son türkü icra edildikten sonra 24 saat geçmeden hiçbir saz ele alınıp çalınmaz.

 Geçmişte olduğu gibi, günümüzde de; bazı din adamları, kültürlü kişiler de bu baranalara katılabilmektedirler. Bu geleneksel eğlenceler masum olduğu kadar; felekten bir gece çalma ve efkâr dağıtıcıdır.

OTURAK BARANALARI VE AVRAT OYNATMA

Günümüzde unutulmaya başlanmışsa da ova köylerinde halen sürüp gelen cinsellik tüten eğlencelere oturak baranası ya da oturak âlemi denilir.

Türkiye’nin her yerinde “Konyalıyım” dediğiniz zaman alacağınız karşılık; “tepside dansöz oynatanlardansınız” denilerek biraz aşağılanabilirsiniz. Oysa Türkiye’nin her yerinde ve özellikle Arap toplumlarında, Türklerin ve Arapların bulunduğu her yerde böyle eğlenceler her zaman vardır. Yanlış anlatımlardan ya da yanlış bilgilendirmelerden dolayı Konya’nın adı çıkmıştır.

Bu tür eğlenceler her ne kadar geleneksel kabul edilse de, bazı uygunsuzlukların üstü kapatılmak ve gizlenmek istense de bence çok da iyi bir gelenek, pek de iyi bir eğlence değildir. Şimdiye kadar bu konuyu bilen bilmeyen yazarlar pek çok şeyler yazdılar. Oturak âlemlerinin gelenekselliğinden, masum eğlenceler olduğundan, kendi kuralları içinde yapıldığından söz edip uzunca yazılar döktürdüler. Bu yazıların çoğunu doğru kabul edebilsek bile; bu eğlencelerin cinsel tacize, tecavüze ve fuhşa açık olduğunu unutmamak gerek. Şimdiki durum değişmişse de, eskiden birçok baranada, oyuncu kadının efesi izin verirse, herkes oyuncu kadınla cinsel ilişkiye girerlerdi. Bu rezalete “geleneksel eğlence” ya da “gençlerin ilk seks dersleri” denilerek masum göstermek ne derece doğru olur?

Eskiden ova köylerindeki düğünlerin çoğunda, düğün evinde ya da oturak âlemlerinde olduğu gibi; sokakta da kadın oynatılır herkes izlerdi. 1960’lı yıllarda çocukluk ve ilk gençlik zamanlarımda böyle düğünlerde çok bulundum. “At Yormaz” denilen ufak tefek bir oyuncu kadın vardı ki oturak âlemlerinin baş tacıydı. Günümüzde ova köylerinin düğünlerinde açık alanlarda kadın oynatılmaktadır. Hatta köylü kadınlar ya da erkekler de bu oyuncu kadına eşlik edebilmektedirler.

Bu ön bilgilerden sonra, bir sonraki yazıda oturak âlemlerini anlatmaya devam edeceğim. Mutlaka okumanızı öneririm. Çünkü bu yazıda yanlış bilinen doğruları, doğru bilinen yanlışları bulacaksınız. Böylece oturak âlemlerinin bilinmeyen ya da az bilinen yönleri hakkında bilgi sahibi olacaksınız.

Herkese iyi bayramlar…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Gündoğdu Arşivi
SON YAZILAR