Mehmet Gündoğdu

Mehmet Gündoğdu

KONYA’NIN FÎ TARİHİ- 43

KONYA’NIN FÎ TARİHİ- 43

BABALIKÇI YUSUF MAZHAR VE BABALIK GAZETESİ

 

 

Türkiye Basın tarihine adını altın harflerle yazdırmış Babalık gazetesi, 1910 yılında Konya’da yayına başlamış; kısa aralıklar dışında 1952 yılına kadar yayınını sürdürmüştür. Kurucusu ve sahibi Ahibaba zâde Yusuf Mazhar, sonradan Babalık soyadını almıştır. 1930 yılında Yusuf Mazhar’ın ölümüyle gazetenin sahipliğini eşi Nedime, yazı işleri müdürlüğünü de kızı Şehsüvar Babalık üstlendiler.

 

GENÇLER HAKEM GAZETESİNDE YAZIYORDU

Babalıkçı Yusuf Mazhar’ın babası Nedim Efendi siyasi nedenlerle Bosna Hersek’ten Konya’ya sürgün edilmiş, daha sonra Yalvaç’ta memurluk yapmıştır. Yusuf Mazhar bu sıralarda 1886 yılında dünyaya gelmiştir. İyi bir eğitim gören Yusuf Mazhar çeşitli okullarda öğretmenlik yaparken gazete ve dergilerde de yazılar yazmaya başlamıştı. Hakem gazetesi de gençlere yer veriyor ve gençler bu gazetede de yazıyorlardı. Bu dönemin en büyük bilgelerinden olan Sivaslı Ali Kemali Hoca, başta Yusuf Mazhar olmak üzere eli kalem tutan gençleri bu gazete bünyesinde toplayıp destek vererek onları kültür dünyasına kazandırmıştır. Bu gazetede kendisi de yazan Sivaslı Ali Kemali Hoca, her dönemde Yusuf Mazhar’ın ve Babalık gazetesinin sağlam destekçisi olmuştur. Yusuf Mazhar, Meşrutiyet döneminin en önemli bir gazetesi olan Meşriki İrfan gazetesinde başyazarlık yapmıştır.

 

KURTULUŞ SAVAŞI DÖNEMİNDE BİNLERCE BİLDİRİ B.ASIP DAĞITILDI

1914 yılında “Mevlana aleyhinde yayın yapmak” suçundan Babalık gazetesi Mehmet Sait Halim Paşa tarafından süresiz kapatılır. 1917- 1918 arasında “Türk Sözü” başlığıyla yayımlanır ve bir süre sonra yeniden Babalık ismiyle devam eder.

Kurtuluş Savaşı dönemi içinde zaman- zaman Rumları bilgilendirmek ve Rumların zararlı çalışmalarını engellemek için binlerce bildiri Babalık basımevinde basılıp yurdun her yanına dağıtılmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün, İsmet Paşa’nın övgülerini alan Yusuf Mazhar’a milletvekilliği önerildiyse de o kabul etmemiş ve il genel meclisinde görev yapmıştır. Bu dönemde de yoksullara, öksüzlere, dermansızlara babalık yaparak herkesin hayır duasını almıştır.

 

BABALIK GAZETESİ HER ZAMAN ULUSAL DEĞERLERİ SAVUNDU

Kapanıncaya kadar dördüncü erk –basın olarak Konya’daki görevini başarılı bir şekilde yerine getiren Babalık gazetesi; her zaman ulusal değerleri savunarak demokrasi yolunun alt yapısını oluşturmuştur. Gençlere okul olmuş, yurdun birçok yerlerinden gönderilen haber ve yazıları yayımlamış, çoğu zaman İstanbul yazarlarına yer vermiş böylece Konya’nın basın ve kültür tarihine altın harflerle geçmiştir. Babalık gazetesi hiçbir siyasetçinin yardakçısı, hiçbir partinin yandaşı olmadan; yalnızca doğruları yazarak halkın gerçek gözü kulağı olmuştur. Bu yüzden çok baskılar görmüş, çok çileler çekmiştir. Reklam ve resmi ilan gelirleri DP iktidarı tarafından kesilince 1952 yılında yayınına son vermek zorunda kalmıştır.

 

MUSTAFA KEMAL PAŞA GİZLİCE HER KONYA’YA GELDİĞİNDE UĞRARDI

Gazetenin basımevi İplikçi Cami doğusundaki şimdiki Ziraat Bankası’nın olduğu yerdeydi. İki katlı olan bu eski binanın altı basımevi üst katı da Yusuf Mazhar’ın dinlendiği, aydınların toplandığı, yazar ve şairlerin buluştuğu bir ortam olarak düzenlenmişti. Mustafa Kemal Paşa gizlice Konya’ya her gelişinde bu ortamda Yusuf Mazhar ile yerler içerler, konuşurlardı. Bu basımevi Viyolaki’nindi. Bir ara siyasi bir çekişmeden sonra Viyolaki, Yusuf Mazhar’ı işgalcilere şikâyet ettiyse de; Yusuf Mazhar Konya dışına çıkarak bir süre saklanmak zorunda kalmıştı. Yusuf Mazhar, Babalık Sokak’ta şimdiki Selçuk Oteli’nin bulunduğu arsada yeni bir basımevi ve yönetim binası yaptırmaya başlamışsa da 1930 yılında ölümüyle bu bina satıldı ve hemen yanındaki bina yeni basımevi ve yönetim yeri olarak kullanılmaya başlandı.

 

KAĞIT VE YER OLANAĞI SAĞLANDIĞINDA BABALIK BASILABİLİYORDU

Pek düzenli bir yayını yoktu. Günlük yayımlandığı oldu, bir ara gün aşırı, bir ara da 15 günde bir yayımlandı. Yani kâğıt ve olanak sağlandığında babalık basılabiliyordu, bütün olanaklar tükenmişse, yeni bir olanak aranıp gazete öyle basılabiliyordu. Ayrıca kâğıt yokluğundan dolayı ince kâğıtlara basıldığı, küçük boyutlarla yayımlandığı zamanlar da olmuştur.

6 Eylül 1930 yılında aniden ölen Yusuf Mazhar’ın mezarı Yediler Mezarlığı içindeki aile mezarlığındadır. Yediler Mezarlığı ana kapısının hemen önünde bulunan Babalıkçı Yusuf Mazhar’ın, eşinin ve aile yakınlarının mezarları bulunmaktadır. Yolunuz düşerse Babalıkçı Yusuf Mazhar’ın mezarını mutlaka ziyaret edin. Konya’da basın bir yerlere gelebilmişse buna zemin hazırlayanlardan birisi de Babalıkçı Yusuf Mazhar’dır. Yalnız Konya basın tarihinde değil Türkiye basın tarihi içinde de Yusuf Mazhar ve babalık gazetesinin önemli bir yeri vardır.

Öncü gazetecimiz Yusuf Mazhar; nurlar içinde yatsın, Allah ebedi mekânını cennet eylesin. Yusuf Mazhar çağlar boyu unutulmasın, unutturulmasın her zaman her çağda aydınlarımızın gönüllerinde yaşasın.

 

BABALIK GAZETESİ NASIL ÇIKMIŞTI?

9 Ocak 1950 tarihli Babalık gazetesinin manşet başlığında  “Babalık 40 Yaşında” yazısı yer almıştır. Manşetin hemen solunda Naci Fikret Baştak’ın 8 Kanunisani 1928’de Babalık gazetesi için yazdığı “Babalık Gazetesi nasıl Çıkmıştı?” başlıklı uzun bir yazıya yer vermiştir. Çok ilginç bulduğum bu yazının yalnızca çok önemli yerlerini- kısaltarak ve yalınlaştırarak sizlere aktarmanın yararlı olacağını düşünüyorum.

“… Benim Babalık’a bağlanışım bu binada olmuştu. Henüz hevesliydim. Yazılarımız kolaylıkla basılmazdı… Kabul edileceğini bilsem bir makalemin basılması için üste para bile vermeye hazırdım. Fakat biz bu zor devreyi çabuk geçirdik. Artık Babalık’ın belli başlı yazarları arasına geçmiştik. 1329’da Muzaffer Hamit ve Hulki Amil Beyler tarafından kurulmuş ve yayımlanmış bu dergiye felsefi makaleler yazarken bir taraftan da Babalık da çeşitli konular hakkında yazılarım yayımlanıyordu. Biraz sonra namdar Rahmi Beyin de ilkyazı ve şiirleri yayımlanmaya başladı. Babalık’daki benim ve Namdar Rahmi’nin yazıları birer hamle devresi olarak görülür. İlk hamle devresi 1330 da Hiçizm ve İki Felsefecinin Münakaşası makalelerimi yazdığım zamandır… İkinci hamle 1337 kanunisaninde Konya Muhitinin Yarattığı Seciyeler dizisinin makalelerini yazan Namdar Rahmi’ye aittir. O zamana kadar haftada birkaç gün çıkabilen Babalık 1337’de günlük olmuş ve başyazarlığını da Sami zade Süreyya Bey üstlenmiştir. Üçüncü hamle; bu zamanda benim Ruhiyata Müstenip sosyal doku makalelerini yazdığım devredir. Sonra Babalık’la aramız açılıyor, bizi Öğüt‘e bağlanıyoruz. Babalık’la tekrar barışmamız Mehmet Muhlis Bey’in başyazar, Server Rıfat beyin yazı işleri müdürü olduğu 1340 senesindedir. Biraz sonra Server Rıfat beyin yerini tutan Ziya Çalık beyin zamanında yeniden yazıyorduk… Babalık’ta en kıdemli yazarlardan birisi de Hamdi zade Abdülkadir efendidir…Ziya Çalık beyden sonra Ekrem Reşat, daha sonra da Tahsin Fazıl ve daha sonra da Gökpınar beyler Babalık’ın bu çetin ve ağır başyazarlık görevini yürütmüşlerdir. Ve şimdi (1928) Değerli çalışkan arkadaşımız Muzaffer Hamit bu önemli görevi bütün olarak yönetmektedir…”

Yine Babalık gazetesinin aynı sayısında babalık ile ilgili bir yazı daha sunuyorum.

“Bu eski ve şanlı Türk şehrinde bazen tek başına, bazen bir iki arkadaşıyla memleketin yayın hizmetinde bulunmuş; uzun yıllar yalnız başına zorluklar ve yokluklar içinde hatta buğuz ve adavetler karşısında çalışmak zorunda kalmıştır. O, memleket dertleriyle yanıp tutuşurken bir taraftan da yeni ve genç kalemler yetiştirmekten geri durmamıştır. O, sınıfsız rahlesiz bir okul olmuştur. Yetiştirdiği yüzlerce öğrencisine Türkiye’nin her tarafında rastlamak mümkündür. İşte Babalık’ın büyüklüğü ve yüceliği yalnız 40 yıl yaşayabilmiş olması değil, sayısız hizmeti ve verimi O’nu yükseltiyor ve adeta kutsallaştırıyor. Kısaca Babalık ne bir ihtirasın basamağı, ne bir maddi çıkar ve ne de bir entrikanın alet vasıtası olmuştur. O, yalnız ve yalnız gazete ruh ve özelliğine layık olarak yaşamıştır. Uzun yıllar yayınına devam etmesini; ettiği sürece de hareketli ve canlılığını sürdürmesini, temiz anısına ve haline layık bir kimlilikle yapmasını candan dileriz.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Gündoğdu Arşivi
SON YAZILAR