Özellikle son yıllarda ülkemizde mübarek ramazan aylarının son derecede magazinleşmeye başladığını görmekteyiz. Yakın bir zamanda korkarım ki, ramazan ayı ile festival ve şenlikler adeta iç içe anılmaya başlayacak.

Özellikle belediyeler bu konuda son derecede hızla ilerlemektedir. Ancak vatandaş ramazan ayının ruhuna yakışır uygun faaliyetlerle anılmasını arzu etmektedir. Ramazan ayında yapılması gerekenler, yapılması halinde insanları ruhen ve bedenen rahatlatacak faaliyetler ortaya konulmalıdır.

Bir kere Ramazan programlarında insanımıza İslam’ı doğru ve sahih bir şekilde anlatacak konular seçilmeli, tefrikaya yol açacak her türlü açıklamadan uzak durulmalıdır. Helal-haram çizgilerine dikkat edilmeli, özellikle dil ve üslup konusunda oldukça hassas olunmalıdır.

Ramazan ayının; çeşitli kurum ve kuruluşlarca bir “reklam ve tanıtım malzemesi” olarak kullanılmasına, aynı şekilde bir ticaret vesilesi ve maddi kazanç aracı haline getirilmesine, iftar sofralarının “israf sofralarına” ve sadece “dost-ahbap sofralarına” dönüştürülmesine, çeşitli sosyal ve kültürel etkinliklerle ibadet ortamının gölgelenmesine ve perdelenmesine engel olunmalıdır.

Televizyon kanallarında ve gazete köşelerinde Ramazanlarda nispî olarak artan ‘dini’ içerikli yayınlar, iftar ve  sahur  programları, sohbetler, magazinle karışık muhabbetler medyatik ortamın Ramazanlaşmasından çok, Ramazan’ın medyatikleşmesiyle ilgilidir.

Ramazan ayını medyalaştırırsak veya ramazan konularına magazinsel bakış açısı ile yorumlarsak, medyatik ortamlarda artarak süren faaliyetlerin sıhhatinin sağlaması, Ramazan ve ona ait değerlerin her yıl yeniden tazelenerek yaşanmasından çok, giderek sıradanlaşmasına sebep olabiliriz.