“Yüzlerce çocuğun annesiyim”

Konyalı memur emeklisi Aynur Kasabalı, “40 yıl önce işe giderken önünden geçtiğim okula gıpta ile bakardım. Okul yaptırma hayalim vardı. Hayallerim gerçekleşti. Hiç çocuğum olmadı. Ama şimdi yüzlerce çocuğun manevi annesiyim” dedi.

“Yüzlerce çocuğun annesiyim”
Yayınlanma:

Ömrünü sevgiye adayan, yaptığı sayısız güzelliklerin temeline önce sevgiyi koyan, eğitime gönül veren çok değerli hanımefendi Aynur Kasabalı ile hayatına dair ve eğitim alanında yaptığı güzelliklerle ilgili keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Aynur Kasabalı, o kadar sıcak, zarif ve şefkat dolu bir hanımefendi ki Aynur Hanım diyerek gittiğim evinden Aynur teyzecim diyerek çıktım. Bu haftaki özel ve güzel konuğumla yaptığım keyifli röportajın detayları…

Aynur Kasabalı sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1935 yılında Kadir gecesinde Çanakkale’ de doğdum. Asker bir ailenin 3 çocuğundan biriyim. Babamın görevi dolayısıyla Türkiye’den birçok yeri görme fırsatım oldu. Babamın sivil hayata geçmesi nedeniyle Konya’ya taşındık. Aynı zamanda babamın da görev yeri olan Devlet Su İşleri 4. Bölge Müdürlüğünde çalışmaya başladım. 1960 yılında babamın vefat etmesinden sonra o yıllarda Emlak ve Kredi Bankasının uyguladığı yapı tasarrufundan faydalanarak Ankara ’da daha henüz 20’li yaşlarda bir ev sahibi oldum. Tabii bu arada bir evlilik yaptım. Çocuğum yok.

Eğitim gönüllüğünüz nasıl başladı?

Evlendikten kısa bir süre sonra eşim ASTEF (Fransız hükümetinin az gelişmiş ülke elemanlarına uyguladığı staj)  bursunu kazanarak iki yıl görev yapmak üzere Fransa’ya gitti. Ben, ancak dönüşüne yakın yanına gidebildim. 1960’lı yıllarda başkent Ankara’da yaşamama rağmen Fransa bana çok farklı geldi. Özellikle Fransa’da iş çıkışı metroyla evine giden insanların bir elleriyle tavandaki askıya tutunmaları, diğer elleriyle kitap okumalarından çok etkilendim. Bu durum görünce ülkemdeki eğitim eksikliğine fark ettim. Türkiye’nin farklı bir nüfusuna sahip bir şehrinde yaşamama rağmen aslında batının çok gerisinde olduğumuzu gördüm. O günden bugüne ülkemdeki eğitimi artırmanın önemine inanıp, bunun mücadelesini vermeye başladım. Hatta eşimle dönüşte bize verilen bütün kitapları getirebilmek için trenle döndük.

İlk yaptığınız yardım nereye oldu?

O tarihlerde Milliyet gazetesi kupon karşılığında ansiklopedi veriyordu. O zamanlar internet tabii ki bu kadar yaygın değildi. Dolayısıyla ansiklopediler büyük bir cevherdi. Çocuğum olmamasını rağmen o kuponları büyük bir titizlikle toplayıp ansiklopediler alıp, ciltliyor ve kütüphaneme yerleştiriyordum. Ayşe Abla İlkokulu radyo çocuk kulübüne o dönemde biri mektup yazmış.  Ne kütüphaneleri ne de okulları varmış. Çocuklar ancak yakın yerlerdeki okullara gidiyormuş. Ben de köy okullarının ihmal edildiğini düşünerek PTT çuvallarıyla bütün kitaplarımı Van Erçiş Çelebibağ köyüne gönderdim. İlk yaptığım bağış buraya oldu. Eğitime destek kampanyam bu şekilde başladı.

Sayısız eğitim hizmeti verdiğinizi biliyoruz. Kısaca eğitim hizmetlerinizden söz eder misiniz?

Şu ana kadar 27 öğrenciye eğitim desteği sağlandık. Karatay ilçemizde Aynur Kasabalı İlkokulunun yapımını gerçekleştirdik. Okullara Atatürk büstü yaptırdık. Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Aydın Doğan Vakfı 18. 19. ve 20. Genç İletişimciler Yarışması’nda ilk 3’e giren öğrencilere ödül sponsorluğunda bulunduk. Konya kapalı cezaevindeki mahkûm çocukların eğitimine destek vererek, dikiş makinesi bağışında bulunduk. Konya huzurevine toplantı ve oturma salonunu döşedik. Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Onkoloji servisine maddi katkı sağladık. Bu şekilde gibi birçok hizmeti elimden geldiğince vermeye çalışıyoruz.

‘Bir okul açan bin hapishane kapatır’ derler, siz okul yaptırma hayalinizi nasıl gerçekleştirdiniz?

 Ankara’da işe giderken yolumun üzerinde o dönemlerde Ayşe Abla İlkokulu vardı. Bu okuldan mezun olanlar hep çok güzel yerlere geliyorlardı. Okulun bulunduğu sokaktan geçerken, okulun zilini duyar ve çok etkilenirdim. 40 yıl önce işe giderken önünden geçtiğim o okula gıpta ile bakardım. Okul yaptırma hayalim vardı. Hep şöyle derdim: ‘Allah’ım bana bir imkân verse de ben de bir okul yaptırsam’ hayallerim gerçekleşti. Hiç çocuğum olmadı. Ama şimdi yüzlerce çocuğun manevi annesiyim. Tek okul yaptıran elbette ben değilim. Ancak benim okulum benim nazırımda çok başka. Çünkü ben bir fabrikatör ya da sanayici değilim. Hiç bir şey bana dönmedi. 40 yıllık emeğimi ve yüreğimi koydum. Okulu yaptırabilmek için İstanbul’da çok güzel ve değerli bir evim vardı, onu sattım. Okulu bu şekilde yaptırdım. Hatta bankacılarla pazarlık bile yaptım. Çünkü benim için bir tuğla ve bir torba çimento çok önemliydi. Evimi sattığım için asla pişman değilim, olsa yine yaparım. Yalnız bir konuda kalbim çok buruk. Bana hiç geri dönüşü olmuyor. Maddi olarak hiç bir şey beklemiyorum, ancak manevi olarak özel günlerde hatırımı sorsalar yeter. Burs verdiğim öğrencileri hiç bir şeye mecbur etmedim.  Müşterek bir hesap açıp, parayı yatırıyorum. Onlar direk çekiyor. Arzu ederlerse benim bir elimi öpmeye gelsinler. Şu ana kadar 27 öğrenciye burs imkânı sağlayarak, destek oldum. Hiç birisi benim kapıma gelip bursunu almamıştır. Evimde kalanlar bile oldu. Belki de onlar kendilerince farklı mı düşünüyorlar, bilmiyorum.

Cumhuriyetin 92. yılını kutladık. Siz de Cumhurbaşkanlığı resepsiyonuna katıldınız. Resepsiyon izlenimlerinizden biraz bahseder misiniz?

Bir Cumhuriyet kadını olarak şerefle katıldım. Her ne kadar yaşım ve sağlığım açısından zorlansam da katılmak istedim. Cumhurbaşkanlığı daveti unutamayacağım bir onur oldu.

Sayın Valimiz Muammer Erol, çok nazik bir insan bizi minibüsün kapılarını açarak uğurladı.

Güzel bir organizasyondu. 600 yıllık Osmanlı’nın bıraktığı başka ülkelerin sahip olmak istediği ülkeye büyük liderimiz Mustafa Kemal Atatürk, savaş arkadaşlarının ve özellikle o dönemde askerlik yapan büyüklerimizin ruhu şad olsun. 600 yıllık bir harabenin üzerine kurdukları Türkiye Cumhuriyetini temsil eden bir cumhurbaşkanlığı sarayı ülkeme çok yakışmış.  Konya’yı temsil eden sade bir vatandaş olarak gurur duydum. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 81 ilin misafirlerine bu önemli ve anlamlı gecede bir araya gelmekten mutlu olduklarını ifade ettiler. Daha sonra masalarda gezerek misafirlerle ilgilendi. Özellikle şehit aileleri ve özürlü olan insanlarla birebir ilgilendi. (Melek Sarıtaş)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.