Ahmet Ünver

Ahmet Ünver

Enerji ve 3. Dünya Savaşı!..

Enerji ve 3. Dünya Savaşı!..

Enerji ve 3. Dünya Savaşı!..

Geçmişte insanoğlu, kendisine yardımcı kuvvet olarak,  çevresinde ki hayvanlardan faydalanmıştır!. Daha sonra suyun taşıyıcı ve rüzgârın itici gücünden de yararlanan insanoğlu, yelkenli gemi ve yel değirmenlerini yapmıştır! Ancak rüzgâr ve akarsu gücünden dünyanın her kesiminde aynı oranda yararlanma olanağı olmadığından enerji kaynaklarının kullanımı sınırlı olmuştur!.

Günümüzde hayatımızın önemli bir parçası haline gelmiş olan ve  neredeyse tüm cihazların da  çalışması için enerjiye ihtiyaç duyulmaktadır!. Bilgisayar, TV, telefon, araba, mikrodalga fırın ve hayatımızın ayrılmaz parçaları haline gelmiş daha pek çok teknolojik alet, ancak onlara enerji sağlayabileceğimiz takdirde hayatımızı kolaylaştırabilir! Özellikle elektrik enerjisi günlük hayatımızda önemli bir yer kaplıyor olsa da enerjiyi sadece elektrik olarak düşünmek  doğru  bir bakış açısı değildir!.

 Enerji; çevremizde olup biten her şeyin hareket etmesi veya meydana gelmesini mümkün kılan şeydir!. Eğer bugün arabalar hareket ediyor, evimiz ısınıyor, fabrikalar üretim yapabiliyor, çiçekler açıyor ve güneş içimizi de ısıtabiliyorsa, nedeni enerjidir!.  Enerji maddelerin iş yapabilme yeteneğine verilen isimdir!. Günümüzde en yaygın olarak tanımlanmış enerji türleri; Mekanik enerji, Elektrik enerjisi, Nükleer enerji,  Kimyasal enerji,  Manyetik enerji, Isı enerjisi, Işık enerjisi ve Ses enerjisi olarak sıralayabiliriz! Enerji Kaynaklarını da; Rüzgâr Enerjisi, Güneş Enerjisi, Jeotermal Enerji ve Nükleer Enerji şeklinde ifade edebiliriz.

 Tarihte, endüstri kuruluşlarının kurulmasında kontrol edilebilen akarsuların çevreleri tercih edilmiş ve bunlardan yararlanılmıştır!. İnsan, hayvan ve bitkilerden sağlanan enerji, yüzyıllar boyunca dünyada kullanılan enerji kaynağının temelini oluşturmuştur! Şüphesiz bunlara, o dönemdeki bilgi ve teknik imkânlar çerçevesinde yararlanıldığı bir realitedir!. 

Peki, enerjinin bulunması ve hayatımıza kattığı değişim ve dönüşüme kabaca bir bakalım!. Dünya enerji ekonomisinde ki gelişmeler, 18. yüzyıl ortasında kömür ve demirin işbirliği ile gerçekleşen Sanayi Devrimi ile başlamıştır!. Bu yüzyılın sonlarına doğru maden kömürü, hem ısı ve  hem de enerji kaynağı olarak büyük önem kazanmıştır!. Sanayi Devriminin başlamasında önemli rolü olan enerji kaynağı, aynı zamanda endüstrinin coğrafi dağılışını da etkilemiştir!.

 19. yüzyılın ikinci yarısında türbin ve dinamonun buluşu ile enerji çeşitleri arasına yeni bir enerji türü olan  kömür katılmıştır!. Bununla birlikte o zamana kadar kontrol altına alınamayan büyük akarsu kaynaklarından elektrik üretiminde yararlanılmaya başlanmış ve akarsular günümüzdeki önemini kazanmıştır!.

20. yüzyılın başında enerji ekonomisine yeni bir enerji kaynağı olarak petrol girmiştir! Petrol; Petrokimya endüstrisinin aranan önemli bir hammaddesi olmuştur!.  20. yüzyılın başında ise doğalgaz, özellikle ısınma ve mutfaklarda kullanılmaya başlamıştır!. Daha sonra termik santraller başta olmak üzere kullanım alanı genişlemiştir!. 20. yüzyılın ortalarına doğru, nükleer enerji elektrik üretiminde ve bazı özel kullanım alanlarında büyük önem kazanmıştır!.

Enerjinin insan hayatındaki yeri ve önemi, mezkur açıklamalar çerçevesinde ayan beyan meydanda iken, dünyada ki savaşlara veya hegemonya düzenine bir de bu zaviyeden bakmak faydalı olduğunu mülahaza ediyorum!. Günümüzde bazı ülkeler enerjiye erişemediği takdirde, vatandaşları donacak, fabrikaları kapanacak  ve tüm ülke de karanlıklar içinde kalacaktır!. 

Bugün,  askeri, teknolojik ve ekonomik gücü üstün olan küresel güçler ve büyük devletler, dünyanın her bir bölgesindeki enerjiye erişmek, kontrol edebilmek veya nakil hatlarını dahi denetim altına alabilmek adına her yol denenmektedir! Ya enerjiye erişmeli, ya kontrol etmeli, ya da enerjinin tüm nakil hatları denetim altına alınmalıdır!. Acaba neden?! Dün, kömür ve  petrol için verilen savaşlar, bugün de tüm enerji kaynaklarının kontrolü veya enerji nakil hatları için verilmektedir!.

 Türkiye Cumhuriyeti Devleti çerçevesinden enerji alanında ki gelişmelere kabaca baktığımızda, yıllık, elli milyar dolar gibi bütçe rakamını, enerjiye harcayan bir ülke karşımızda durmaktadır!.  Ülke olarak, daha önceki yıllarda uzun vadeli yapılan enerji anlaşmalardan kaynaklı olarak,  spot piyasadaki fiyatların çok üzerinde bir fiyata enerji temin edilmektedir!. Neden acaba?!

Şimdi şöyle bir soru aklımıza gelebilir?! Geçmişte, yirmi veya otuz yıllık, fiyatı sabit enerji alım  anlaşmalarını, kimler ve neden  yapmış olabilir?! Bilemiyorum!. Vatandaş zaviyesinden de dünyada ki  enerjiyi  en pahalıya kullanan ülke olduğumuz, şeklinde tabii ki sızlama ve şikayetler!.

15 Temmuz hain darbe ve işgal kalkışması akabinde, Türk Devlet Aklı nezaretinde ki Türk Devleti, tüm alanlarda olduğu gibi enerji çeşitliliğinde de, yerli ve milli araştırma ve sismik gemileri ile kendi MEB sahalarına inmiş, yeni petrol ve gaz keşifleri ile de,  yeni dünya düzeni ve sistematiğine matuf tüm küresel kirli plan ve hesapları bozmuş, bağımsız politikalar sergilemekle, devleti ebed müddet devam ülküsü ve  2023 – 2053 ve 2071 hedeflerine emin adımlarla  ilerlemektedir!. Tabii ki böyle bir durum, duruş ve gelişme, dışarıda ki ağababalar ve içeride ki tüm işbirlikçi ekol temsilcilerini rahatsız etmektedir!. Daha çok sıkıntı yaşayacak ve rahatsız olmaya da devam edecekler!.. Yoksa Akdeniz’de ki kırk ülkenin savaş gemilerinin bu bölgedeki kaliteli balık veya balina avlamak için geldiklerini mi düşünüyoruz?! Neden olmasın?!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Ünver Arşivi
SON YAZILAR