Mithat Direk

Mithat Direk

Bayramlar Bayram ola…

Bayramlar Bayram ola…

Her bayram gelişinde insan “nerede eski bayramlar” bağlamında bir cümle kurar. Aslında bayramlar değil, insanlar ve ortamlar değiştiği için eskiden olanlar günümüze ters gelir. Çocukluğumdan bu yana onlarca bayram geçirdim. Gerek dini gerekse milli bayramlar coşku ile kutlanır, bayram olduğu herkesçe hem kabul edilir hem de önemsenirdi. Araya kapitalist sistemin en büyük aracı olan PARA girdi. Bunun üzerine tüm oyun bozuldu. Her şey para ile ölçülür, para ile kıyaslanır oldu. Dini bayramlarda büyük bir keyif vardı. Özellikle Ramazan Bayramlarında, Bayram namazında hoca hutbede bugün oruç tutmanın haram olduğundan bahsederek, camide tuz, şeker benzeri şeyler verir insanları oruçlu olmamaları için uyarırdı. Arefe gününden hazırlanan şekerler, kolonya kolayca ulaşılacak bir yere konur, her gelen misafire ikram edilirdi. Mahallemizde apartmanlar yoktu. Hemen hepsi tek, bazıları ise 2 katlı olan evlerden oluşan klasik bir mahalleydi. Mahalle camimizde, bayram namazı kılındıktan sonra cemaat toplanır, cami imamı eşliğinde mahallenin ileri gelenleri ile hep birlikte belirli bir güzergâh çizilerek, mahallede bayramlaşma için ev ev dolaşılırdı. Evler aralıklı olduğu için sıradaki evin çocuğu önden koşar, evdekilere haber verirdi. “Anne anne geliyorlar” gibi bağırarak evde annesine haber verilen ailede, çocuklar şekeri, kolonyayı kapar, sıradan herkese ikram ederdi. Şimdi düşünüyorum da bu tür bir ziyaretin ne gibi bir sonucu vardı? diye. Öncelikle hemen herkes birbirini tanıdığı için birbirinin ne gibi bir ihtiyacı var, bir bayramdan diğerine ne gibi bir değişiklik olmuş, küskün olanlar en azından yüzden de olsa birbirileri ile karşılaşırlar aralarındaki soğukluk giderilirdi. Böylece 1-2 saatte tamamlanan bayramlaşma turu bittiğinde herkes evlerine döner, ailecek kahvaltı yapar. Sonrasında da en yakınlarından başlayarak, bayram ziyaretlerine giderlerdi. Sıradan bir Ramazan Bayramı böyle geçirilirdi. Elbette çocuklar için şeker her zaman kolayca bulunan bir ürün olmadığı için, buna şeker bayramı da denilirdi. Şimdi düşünüyorum da 50 sene öncesinin adetleri bugünün tu kaka edilen, garipsenen davranışları şekline dönüştü. Artık bayramlar birilerinin ziyaret edildiği değil, tatil planlarının yapıldığı, eş-dost ve akrabanın ise sosyal medya ya da telefonla kutlandığı bayramlara dönüşmüş durumda. Her zaman ve yerde de şekere kolayca ulaşmanın mümkün olması nedeniyle de şeker bayramı lafı kaldırılmış durumda. Sıradan bir Ramazan Bayramı’nda bunlar yaşanırken milli bayramlar zaten kutlanmıyor. Dolayısıyla toplumun zihnine, çocukların belleklerine kazınması gereken duygu verilemiyor. Bireysel biçimde aileler tarafından verildiği takdirde ancak kabul gören ya da bizim kuşağın algısına göre hâlâ kutsal olan bu kutlamalar, nerede eski bayramlar denmesine neden oluyor. Zaten mahalle kültürü de apartman ve siteler nedeniyle kaybolduğu için evrensel kültürü tüm topluma kabul ettirmek zor olmadı diye düşünüyorum. Artık öyle sıradan çat kapı ziyaretler yapılamıyor. Bayramlar tatile dönüşmüş durumda. Bu nedenle arefe gününün heyecanı ve hareketliliği de yaşanmıyor. Her ne kadar zorlama haberlerle arefe gününün yoğunluğu verilse de bunun sıradan günlerden çok da büyük bir öneminin olmadığı görülüyor. Eski bayramlar ile bugünün arasında bana sadece samimiyet farkı da var gibi geliyor. Zira eskinin samimiyeti bugünün maskeli ya da sahte bayramlarına göre daha etkiliydi. Eskiden de toplumdaki bireyler arasında görüş farklılıkları, ya da yanlış anlama gibi konular vardı ancak bunlar yılda 1-2 kez de olsa bayramlarda toplumsal bir mutabakat şeklinde çözülebiliyordu. Günümüz dünyası gibi bunun kindarlıkla süreklilik gösteren bir boyuta dönüşmesi engellenebiliyordu. Dolayısıyla toplum, kırgınlıkları, küslükleri kendi içinde eritiyor, güçlü bir mahalle, güçlü bir toplumsal yapı oluşuyordu. Bugün bunu görmek çok mümkün değil. Herkes herkese karşıymış gibi bir durum oluştu. Birisine ya da birilerine yere çöp atma bile demek mümkün değil. Bu bakımdan eskiyi özlemek herhalde o zamanları yaşamış benim gibiler için normal olsa gerek. Başka bir zamanda Ramazan ayını anlatayım ki ayın faziletinin nasıl bir yansıması oluyor anlaşılabilsin. Bayramınız bayram olsun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mithat Direk Arşivi
SON YAZILAR