Yolcu Aziz Kaya

Yolcu Aziz Kaya

Eceller Kol Gezmekte, Vâdeler Bitmekte

Eceller Kol Gezmekte, Vâdeler Bitmekte

Geceler de eceller kol gezmekte, bilmem ki acaba hangi bireyin bireyliğini bitirmekte.

Ey bireyoğlu birey, şu giden bireylere bir bak Allâh aşkına, hem de ibretlice bir bâk.

Ah keşke şu toprak ananın lîsânı hâli dile gelse, keşke bize bağrındaki misâfir ettiği bireylerden, keşke içerisindeki misâfir ettiği milyonlardan, keşke özünde misâfir ettiği milyarlardan, keşke gönlünde misâfir ettiği trilyon bireylerden bahsetse.

Belki o vakit bireyliğimiz sağlamlaşır

Belki o vakit şu sanal dünya da, hâk durur iken bâtıl ile zaman kaybetmeyiz

Belki o vakit ademlik tohumluğumuzu çürümekten kurtarabiliriz

Belki o vakit hamlıklarımızı daha fazla fark eder ve olmanın önündeki engelleri kaldırırız

Belki o vakit hellâllere dahâ fazla meyleder, haramlardan uzaklaşmanın da gayreti içerisine gireriz.

Ey özünden özümüzde olan toprak ana, biz insanlar sana boşuna toprak ana demiyoruz.

İnsanların dört elementinden biri de topraktır. Toprak olmaz ise şu âlem de bir şey yeşermez, bireyler yiyecek bir şey bulamaz, yiyecek bulamayan bireyler ise yok olmaya mahkumdur.

Ey cân unutma! Topraktan olduğunu lütfen hiç unutmâ, şu sanal âlem de bu hakîkati unutanlar, unutulmaya mahkumdur.

Bu hakîkati unutanlar, özünden de, özündeki özden de uzaklaşır.

Ecel deriz geçeriz, sâhi ecel tam anlamıyla nedir ki ?

Hep şöyle denir değil mi, eceli gelmiş vâdesi bitmiş.

Demek ki bize verilen bir vâde, bir zaman dilimi var.

Lâkin hiç bir birey, vâdenin ne zaman biteceğini, ecelin ne zaman geleceğini bilemez.

Ondandır ki insanoğlu câhillik eder, hatalar yapar, günahlar işler, bâzen gözüyle ateş toplar, bazen kulağıyla ateşine ateş katar, bazen de diliyle hem kendini hem de yakınındakileri yakar kavurur.

Ondandır ki, alemlerin efendisi efendimiz Hazreti Muhammed Mustafâ, biz ümmetine ölümü çokça hatırlayın der, yâda onun bu tavsiyesini önemseyen bütün insanlığa ölü hatırlayın der.

Ölümü öldürmek belki de böylece mümkün olabilecektir

Ölüm de ölür mü ? Tabi ki ölür deniyor, bunun mümkün olduğunu dile getiren nice âşıklar, nice mâşuklar vâr.

Kim ki nefsinin arzularını yok eder, kim ki haramlardan kaçar ve helâllere yaklaşır.

Kim ki maddesini değil de mânâsını yüceltir.

Kim ki iblisine değil de içerisindeki o azîz rûhuna tâbî olur.

Kim ki dünyâyı serap görür, ahireti de hakîkat görür ise

İşte vakit doğum başlamış demektir, elbet doğumlar kolay değildir, bu doğumlar pek acılı, pek sıkıntılı olmaktadır.

Lâkin sonuç harküladedir, dünyânın efendisi en kıymetlisi Hazreti Allâh'ımızın da muhatap aldığı insanoğlu dünyaya teşrif etmiştir.

Sâhi be azîzim senin bu değerlilikten haberin var mı, sen bu muhataplılık ile ne kadar içli ve dışlısın.

Hadi bu soruyu kendi kendine samîmice sor.

Dedik ya geceler de eceller kol gezmekte.

Sâhi be Azîzim sâdece geceler demi gezer eceller? Sâdece geceler de mi yeter vâdeler. ?

Tabi ki hayır.

Ecel ve vâde, gece ve gündüz yirmi dört saat kapı kapı, cân cân, kul kul, birey birey dolaşmakta.

Ey cân, yâ bize verilen vâde ne zaman bitecek, ecel ne zaman kapımızı çalacak

Azîzîm kendi kendini bu yolculuğa hazır ettin mi?

Her dâim bireyliğini, dünyevi yüklerden uzak tutabildin mi?

Unutma bu yolculukta madde yakıtı yakar ve kavurur, madde yakıtı ise insanı huzûra ve mutluluğa sevk eder.

Tabi ki bu o kadar da kolay değil be azîzim, çünkü nefisle savaş, savaşların en büyüğüdür.

Düşman dışar da olunca, muhatabın karşındadır ve muhatabınla savaş daha kolaydır.

Lâkin nefis öyle değildir.

O hep gizli oynar bizimle, nefis bize hep gururumuzla yaklaşır, kibrimizle yaklaşır, inadımızla yaklaşır, hasedimizle yaklaşır, dedikodumuz ve fitnemizle yaklaşır.

O hakîkaten kuvvetli bir düşmandır, o düşman ki bizi hep cehenneme sürüklemek ister.

O bizi şeytanlaşmış insanlardan olmamızı ve iblisin hizmetkarları olmamızı ister.

Tabi ki o kendine yakışanı yapıyor ve yapacak ta.

Peki yâ insan kendisine yakışanı yapıyor mu, peki yâ azîzim sen kendine yakışanı yapabiliyor musun?

Ah ah! Bu soru en zor sorulardan biridir insana.

Çünkü bu yolculukta insanoğlu bâzen yener bâzen de yenilir, bâzen düşer bâzen de kalkar ve yoluna devâm eder.

İnsanoğlu bu yolculukta kendini çoğu zaman görmezden gelir ve karşısındakine yüklenir.

Kendi günahı örter ve başkalarının günahını açar.

Oysa aşıklar der ki, başkalarının günâhını ve ayıbını örtmede gece gibi ol.

Evet azîzim evet, sen kendi kendini bu yolculukta tarttın mı? Hadi kendi kendini Kur'ân ve sünnet ile tart ve değerini anla.

Evet evet, biz azîz de bâzen hatalar ettik, günahlar işledik,

Bâzen içerimizdeki vesveseciye kulak kabarttık ve hatalar işledik.

Bâzen bu yolda nefisimizi ilah edindik, bâzen bu yol da kendi kendimize büyük zararlar verdik.

En büyük zarar hâli, Allâh'tan uzak olma, şeytana da yakin olma hâlidir.

Bu yol da, biz de bâzen melekleştik bazen de şeytanlaştık, yâni bâzen nefsimize bâzen de ruhumuza tâbî olduk.

Sâhi şeytan olmaz ise biz ne ile sınanacaktık, biz ne ile imtihan olacaktık.

Onun bu insanlık yolunda olması elzemdi, lâkin insanın ona tabî olması elzem değildi, üstelik hiçte elzem değildi.

Bu ruh hâlini yaşadığımız demlerde, rahman olan Allâh'ımızın rahmet sıfatı, merhamet sıfatı, affedicilik sıfatı ruhumuza ve bedenimize su serpiyor, umut serpiyor.

Tam da burada Nasuh Tövbesi aklımıza geliyor Eûzübesmele çekiyor, tövbe istiğfarlar ediyoruz.

Olmak kolay değil be azîzîm, acılar çekmeden hangi meyve olgunlaştı ki, o meyveler ki bâzen güneşin ateşine muhatap oldular, bazen fırtınaya, bazen de yağan yağmura muhatap oldular.

İnsan da farklı farklı imtihanlar ile denenecek, farklı farklı tuzaklar önüne konacak.

Kul böyle zaman dilimlerin de Allâh'ına her zamankinden daha fazla sığınacak ve bildikleri doğruları ihlaslı bir şekil de yaşayacak.

Azîzim henüz vâden yetmemiş ve ecelin de gelmemişse.

Vallâhi bireyliğini nurlandırabilir, Allâh'ın da muhabbetini kazanabilirsin.

İnşaallâh bu vesileyle de secdeler miraç olur diye umut ediyorum

Anadolu’da Bugün bizler, artık nurumuzun önündeki engelleri kaldırmalı, nursuzluğumuzu da ihlas ve ibâdet yok etmeliyiz inşaallâh.

Bu ruh hâliyle Anadolu’da Bugün Gazetesi’nin emektarlarını ve değerli okularını cân-ı gönülden selamlıyoruz efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Yolcu Aziz Kaya Arşivi
SON YAZILAR